Evdeki tartışmalar çocuğu olumsuz etkiliyor
Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, her evde ve ailede zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanması, küçük tartışmaların çıkmasının olası olduğunu ifade ederek, Ancak bu tartışmalar sürekli ve şiddetli hale gelmeye başladığı zaman, evdeki çatışma ortamı kişileri, özellikle de çocukları derin şekilde etkilemeye, duygusal ve davranışsal değişikliklerin ortaya çıkmasına yol açabilmektedir dedi.
Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, her evde ve ailede zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanması, küçük tartışmaların çıkmasının olası olduğunu ifade ederek, “Ancak bu tartışmalar sürekli ve şiddetli hale gelmeye başladığı zaman, evdeki çatışma ortamı kişileri, özellikle de çocukları derin şekilde etkilemeye, duygusal ve davranışsal değişikliklerin ortaya çıkmasına yol açabilmektedir” dedi.
Özellikle küçük yaş grubundaki çocukların dikkatlerinin çok açık, uyaranlara karşı çok daha duyarlı ve hassas olduğunun unutulmaması gerektiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, “Aile, duygularımızın oluştuğu ilk sosyal ortamdır. Kendimiz ve diğerleri hakkında ne gibi duygusal tepkiler vereceğimizi, bu duygularla ilgili düşüncelerimizi ve nasıl ortaya koyacağımızı aile içerisinde öğreniriz. Duyguların öğrenildiği bu ilk sosyal ortam olan ailede, çocuklara duygularını nasıl ifade edecekleri, nasıl düşünecekleri ve nasıl davranacakları doğrudan öğretilmez daha çok eşler arasındaki duygusal alışveriş bunun için model oluşturur. Yetişkinlerin çocuklarına gösterdikleri duygular, davranışlar, çocukların duygusal yaşamlarının bir çerçevesini oluşturur. Çocuk için aile güvenin koşulsuz kabulün olduğu yerdir. Tüm dünyanın temsili önce ailede oluşur bu sebeple ailede oluşan her durum çocuğun davranışlarına kişiliğine hatta yetişkin dönemdeki yaşantılarına sirayet eder. Durum bu denli önemli iken çocukların aile içinde gördükleri tartışmalar fiziksel ve psikolojik şiddet, ailede öfke kontrolünde zorlanma yaşanması çocuğun ruh durumunu olumsuz etkiler” diye konuştu.
Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, aile içinde yasanan öfke ve saldırganlık içeren davranışlara çocukların ya kendileri doğrudan maruz kalmakta ya da aile içinde ortaya çıkan şiddete tanık olmakta olduklarını belirterek şöyle konuştu:
“Aile içi şiddet uygulayanların büyük bölümünün kendisi doğrudan şiddet gören çocuklar arasından değil, ana babaları arasındaki şiddete tanık olanlardan çıktığı yönünde görüşlerin olmasına karşın çocuklukta şiddet içeren davranışlara maruz kalan bireylerin yetişkinlikte ciddi davranış bozuklukları gösterdikleri de görülmektedir. Bu bireylerin aynı zamanda kendi çocuklarına daha çok öfke ve saldırganlık içeren davranışlar gösterdikleri ortaya çıkmaktadır. Yukarıda verilen açıklamalardan anlaşıldığı gibi, çocukların, gerek anne baba arasında ortaya çıkan öfke ve saldırganlığa tanık olmaları ya da aile içerisinde öfke ve saldırganlığa doğrudan maruz kalmaları, örselenmeleri durumunda, gerekse ebeveynlerin öfke ve saldırganlık nedeniyle boşanmaya karar vermeleri durumunda ortaya çıkan olumsuzluklardan doğrudan etkilendikleri söylenebilir. Unutulmamalıdır ki çocuk yetiştirirken onların ruh sağlığını korumak sevgiyle anlayışla onlara yaklaşmak şiddetsiz ortamlarda büyümelerini sağlamak çocuklara güven ortamı oluşturmak oldukça kıymetlidir.”