Evlilikte mutsuzluklar depresyon nedeni

Psikoterapist Aile Çift Ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, evlilikte mutsuzluğun depresyon nedeni olduğunu söyledi.

Evlilikte mutsuzluklar depresyon nedeni
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Tokaç, “Evliliklerde yaşanan birçok olayın / durum sanılanın aksine çiftlerden her ikisini de doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Kadınların erkeklere göre daha duygusal veya ayrıntıcı düşündüğüne inanıldığında zihninde sorunları daha fazla büyüttüğü varsayılır. Oysaki erkek de evlilik yaşamındaki problemlerden kadınlar kadar etkilenmektedir. Evlilik yaşamındaki birçok sorun eğer yaşandığı an çözüm üretilemez ve sürekli yaşanan bir duruma dönüşürse kişilerin kendisinde de bireysel psikolojik problemlere yol açabilmektedir. Bu problemlerden en önemlisi ise depresyondur” dedi.

İkili ilişkilerdeki problemlerden en önemlilerinden birisinin hangi düzeyde bir ilişki olursa olsun karşılıklı konuşmanın yetersizliği olduğunu anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Karşılıklı konuşma yapılıyor olsa da etkin değildir. Eşler arasında yapılan karşılıklı konuşma daha çok kişilerden birinin diğerine kendi fikrini anlatmaya çalışıyor olmasından ibarettir. Oysaki karşılıklı konuşma birbirinizin düşünce ve duygularını özgürce ve açık bir şekilde ifade edebilmesini, zihninizden geçenleri rahatlıkla söyleyebilmenizi içerir. Karşılıklı konuşmanızda öncelikle sadece kendinizi anlatmaya çalışmayın, aynı zamanda duygularınızı ve neler hissettiğinizi ifade edin; ardından eşinizin fikirlerini dinleyin ve duygularını anlamaya çalışın ki bu sizin aranızdaki samimiyetinde artmasını sağlayacaktır. Ancak karşılıklı konuşmanın verimli olmadığı durumlarda kişi önemsenmediğini düşünecek; çünkü önemseniyor olsa dinlenileceğini söyleyecektir. Dinlenilmediğini ve anlaşılamadığını hisseden kişi ise bu duruma sürekli maruz kaldığında ise depresyona sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır” dedi.

Uzman Psikolog Naciye Tokaç, evliliklere en büyük zararı veren durumlardan birisinin de öfke duygusu olduğunu belirterek, “Öfke aslında ardından gelebilecekleri size haber vermesi açısından yeşil ışık gibidir. Vücuttaki kimyasallara bağlı olarak gelişen gerginlik ve öfke kişiye sahte bir güçlülük hissettirecek ve kolaylıkla saldırıya geçmeyi sağlayacaktır. Eşinizle konuşurken herhangi bir nedenle tartıştığınızda öfke duygunuz artacaktır. Bu durumda dikkatinizi eşinize değil de konuştuğunuz konuya yöneltirseniz öfke duygunuz rahatlayacaktır. Evlilikte sürekli yüksek düzeyde öfkelenir veya eşinizin öfkesine maruz kalırsanız depresyon kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca depresyon süreci de öfkenin yükselmesini sağlayacaktır.

Evliliklerdeki önemli bir konuda, eviniz ve çocuklarınızla ilgili alacağınız kararlar alma konusudur ki; ortaklaşa karar vermek iki eşi de mutlu edecektir. Ancak burada unutulmaması gereken bazen ikna edilebileceğinizdir. Ortak karar alırken bazen sizin fikriniz uygun olabileceği gibi; fikirlerinizi değiştirmeye, karşınızdakinin fikrini de kabul edebilmeye veya tamamen yeni bir fikir ortaya çıkarmaya da açık olmak gereklidir. Herhangi bir konuda karar alınacağı zaman daima bir eşin fikri kabul ediliyor, diğer eş görmezden gelinip hiç fikri sorulmuyor veya fikrini söylese de kabul edilmiyorsa bu kişi evlilikte kendisini değersiz ve önemsiz hissedecektir. Bu durumun da sıklıkla yaşanması durumu kişinin depresyona sürüklenmesine neden olabilir.

Bir diğer önemli konu da eşlerin birbirinin haklarını savunması konusudur. Özellikle başkalarının yanında eşlerinizi başkalarına karşı yanlış yapsalar dahi küçük düşürmeyiniz ve aşağılamayınız. Onlara karşı gelebilecek herhangi bir olumsuzluğa karşı sizde onların yanında yer alın. Ancak bazı durumlarda eşleriniz ile aynı fikirde olmayabilirsiniz. Böyle bir durumda ise konuyu ikiniz baş başa iken konuşmayı tercih etmelisiniz. Eşlerden birisi başkalarının yanında daima küçük düşürülüyor, hataları daima söyleniyor, onurlandırılmıyor, hakları savunulmuyor ise bu durum eşin kendisini önemsiz ve değersiz hissetmesine yol açarak depresyonu kaçınılmaz kılacaktır.

Eşler kendileri için çok önemli olan bir konuyu daima arka plana atmaktadır. Duygusal ve cinsel yakınlık konusu. Evlilikleri yılları bulmuş çiftler bile bazen birbirini yeterince iyi tanımayabiliyor. Yakınlık yavaş yavaş gelişen bir süreçtir ve tanıdıkça gelişir. Eşinizle ne kadar yakınlık kurabilir ve duygu düşüncelerinizi, istek arzularınızı, tutkularınızı, sevdiklerinizi birbirinize rahatlıkla açarsanız ilişkiniz daha da derinleşecektir. Aynı zamanda bu durum cinsel yakınlığınızı da artıracak; cinsel yakınlık da eşler arasındaki yakınlığı ve samimiyeti artıracaktır. Eşinizle aşk hakkında konuşmaktan kaçınmayın. Eşlerin cinsel yaşamında problemlerin olması ve bu konuda konuşamıyor olmaları, problemleri çözmek için destek aramamaları çiftleri çözümsüzlüğe itecek ve hayal kırıklığı yaratacaktır.

Evliliğinizin sağlıklı ilerleyişine katkı sağlayabilmek ve evinizi sıcak bir yuvaya dönüştürebilmek için çiftlerden birinin psikolojik rahatsızlığı olması durumunda en iyi desteği yine eşinden alması en doğrusudur. Hayat arkadaşı olmak bunu gerektirir. Evlilikte psikolojik sorunların gelişmemesine, böyle bir durum varsa da iyileşmesine destek olmak için birlikte vakit geçirmekten zevk alın, beklentinizin daima daha fazlası olmasına izin vermeyin. Olduğunuz andan mutlu olmayı deneyin. Moral, mizah ve neşe insanı mutlu eden şeylerdir. Espri yapmaktan kaçınmayın, esprilere katılın, birbirinizi övün ve teşekkür etmekten kaçınmayın” şeklinde konuştu.