'Gelecek ümidi de Cumhur İttifakı'dır'
Devlet Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'na seslenerek 'Tasa etme Sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir, verimlidir, buğday ambarıdır, şehit kanıyla sulanmıştır.' dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında konuştu.
Rusya’nın Ukrayna’ya gerçekleştirdiği operasyonun Ukrayna’nın egemen toprak bütünlüğüne ve Minsk sürecine bütünüyle ters olduğunu söyleyen Bahçeli, Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin topraklarının ve egemen haklarının çok tehlikeli şekilde saldırıya uğradığının altını çizdi.
Birleşmiş Milletler’in Rusya’nın Ukrayna’ya askeri harekatı karşısında cılız ve zayıf kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamadığını ifade eden Bahçeli, "Ne var ki, aynı Birleşmiş Milletler yasa dışı ve gayrimeşru askeri harekat karşısında cılız ve zayıf kınama mesajlarından başka hiçbir şey yapamamış, suya sabuna dokunan hiçbir irade gösterememiştir. Putin’in tarihe yalancı şahitlik yaptırarak kanlı işgali haklı çıkarmaya kalkışması mahsurlu bir mantık, çelişki içinde bocaladığının marazi ve trajik bir örneğidir.
Yine Putin’in 19’uncu yüzyıl jeopolitiğini diriltme gayesi çok tehlikeli bir Rus ruleti oynama girişiminden başka bir manaya gelmeyecektir. Hatırlatırım ki, daha düne kadar Karadeniz adete bir Türk gölüydü. Karadeniz’in kuzeyi bir zamanlar Türk yurduydu, Kavimler Göçü diye bilinen ve atalarımızın üstüne basarak Batı’ya geçtikleri topraklardaki hatıralarımız Türklüğün vicdanında hala kor gibi yanmaktadır.
Şayet tarihin şahitliğine müracaat edersek bırakınız Putin’i, Türk milletinin karşısında konuşmaya, ahkam kesmeye, tarih hatırlatmasına hiç kimsenin, hiçbir devletin ne yüzü ne de cüreti yetecektir. Tarih dile gelirse, tarihi gerçekler şakır şakır konuşmaya bir kez başlarsa, Türk milletinin okunan fermanını duymayan da, dinlemeyen de, hatta dize gelmeyen de kalmayacaktır” diye konuştu.
''RUSYA İLE UKRAYNA ARASINDA ÇOK ACİL ATEŞKES REJİMİ TESİS EDİLMELİDİR''
Rusya-Ukrayna arasındaki silahlı çatışmaların ivme kaybetmesi ve barış için güçlü bir adım atılabilmesi maksadıyla MHP’nin görüş ve düşüncelerini açıklayan Bahçeli, “Ukrayna’nın siyasi ve toprak bütünlüğüyle egemenlik haklarına mutlak surette saygı duyulmalıdır. Rusya ile Ukrayna arasında çok acil ateşkes rejimi tesis edilmelidir. Rusya işgalden derhal ve ön şartsız vazgeçmeli, askeri unsurlarını geri çekmelidir. NATO, doğuya genişleme stratejisini kesinlikle gözden geçirmeli, sanal korkular üreterek, gücünü ve üye ülkeleri devamlı bir arada tutma arayışından vazgeçmelidir. Krizin çözülmesi için tek seçenek diplomasi ve diyalogdur. Müzakere masası silahlı çatışmaya üstün gelmelidir” dedi.
Rusya ve Ukrayna heyetleri arasındaki mutabakat arayışlarının memnuniyet verici olduğunu, ancak barış için yüreklere su serpen bir karar alınamadığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
Türkiye’nin Ukrayna krizinde milli bir duruş sergilediğini, gelişmeleri isabetle okuduğunu, yeri ve zamanı geldiğinde gerekli uyarılarını çekinmeden yaptığının altını çizen Bahçeli, “Türkiye, Ukrayna krizinde milli bir duruş sergilemiş, gelişmeleri isabetle okumuş, yeri ve zamanı geldiğinde gerekli uyarılarını çekinmeden yapmıştır. Ne var ki, zillet ittifakı bundan bile rahatsız olmuştur.
Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmaları neredeyse hükümete fatura edecek kadar kötü niyetli, taş kalpli ve gafil hale düşmüşlerdir. Ukrayna’da mukim vatandaşlarımızı Türkiye’ye büyük bir mücadeleyle getiren hükümete kara çalanlar, İstanbul’a kar yağdığında iki mahalle arasındaki ulaşımı sağlamaktan aciz kaldıklarını ne çabuk unutmuşlardır? Bu çirkin muhalefet zihniyeti, iktidarı düşürmek adına vatanı düşürmeye çoktan hazır olduğunu her defasında göstermiştir.
Rusya’nın askeri operasyonu esnasında CHP Genel Başkanı ile İP Başkanı ağız birliği halinde S-400 Füze ve Hava Savunma Sistemi’nin aleyhine açıklamalar yapmışlardır. Kılıçdaroğlu daha da ileriye gitmiş, NATO’nun 21’inci yüzyılda demokrasinin güvencesi olduğunu ileri sürerek halt etmiştir. Zillet ittifakının ana ortakları Ukrayna krizi esnasında majestelerinin muhalefeti olarak sivrilmiş, Biden’ın muhbiri olarak serpilmiş, fener ışığı gibi emperyalist ülkeleri selamlamışlardır” diye konuştu.
''DÜŞMAN HER KİMSE, HER NEDERE İSE S-400'ÜN HEDEFİ ORASIDIR''
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun S-400 kullanımı ile ilgili sözlerine cevap veren Bahçeli, düşman her kimse, her neredeyse S-400’ün hedefinin orası olduğunu vurgulayarak, “CHP yönetiminin zulme yandaşlığı ve küresel güçlere yaranma siyaseti geçmişiyle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine tamamen aykırıdır. Türkiye sözüne güvenilir bir ülkedir. Türkiye taahhütlerine bağlı bir devlettir. S-400 ihtiyaç doğduğunda kullanılacak bir silah sistemidir. ;
CHP Genel Başkanı kime karşı kullanacağız, diye soruyor. Kılıçdaroğlu, ‘YPG bize mi saldıracak?’ dediğinden beri şuursuz bir şekilde konuşuyor, hayal aleminde geziyor, Türk ve Türkiye düşmanlarını aklamak için uğraşıyorsun. Düşman her kimse, her nerede ise S-400’ün hedefi orasıdır. Tehdit nereden geliyorsa S-400’ün yönü oraya dönecektir.
Yine Kılıçdaroğlu Türkiye’nin Rusya’ya bağımlı hale geldiğini söylemiş ve bu ülkenin buğday vermemesi halinde aç kalacağımızı iddia etmiş. Bir de şalteri indirirse karanlıkta kalacağımızdan bahsetmiş. Tasa etme Sayın Kılıçdaroğlu, üzerinde yaşadığımız topraklar dualıdır, bereketlidir, verimlidir, buğday ambarıdır, şehit kanıyla sulanmıştır. Ne aç kalırız, ne de açıkta yaşarız. Zillet İttifakı yeter ki gölge etmesin, Allah’ın izniyle karanlıkları yarar da çıkarız.
Bağımlılık bağımsızlığın zehridir. Türkiye Cumhuriyeti hür ve bağımsız bir ülkedir. Kılıçdaroğlu hala bu gerçeğin farkında değildir. CHP Genel Başkanı’nın tam da Ukrayna krizi esnasında Rusya’yı kötülemeye başlaması ilkesel bir duruş değil, akıntıya kapılan sinyalci ve teslimiyetçi bir iradenin ağır kusurlu tezahürüdür” dedi.
''ZİLLET İTTİFAKININ MONTRÖ HATIRLATMASI SİYASİ TUZAK, SÖZLEŞMENİN GERÇEK BOYUTUYLA TERSTİR''
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni yanlış yorumlayanların Türkiye’nin elini zayıflatmanın hesabını yapan çevreler olarak dikkat çektiğini söyleyen Bahçeli, “Ön sıralarda CHP olmak üzere, Ukrayna’da çatışmaların yaygınlaştığı bir sırada Montrö’yü kasıtlı olarak yanlış yorumlayanlar, Kanal İstanbul’un çöktüğünü yazıp çizenler, Türkiye’nin elini zayıflatmanın hesabını yapan çevreler olarak dikkat çekmiştir. Montrö Konvansiyonu, Boğazlar Bölgesi’nden geçiş rejimini düzenlemektedir.
Sözleşme, Boğazlar Bölgesi’nden geçişi, ticaret gemileri ve savaş gemileri açısından dört ayrı ihtimali öngörerek belirlemektedir. Bunlar Türkiye’nin tarafsız olduğu savaş hali, Türkiye’nin taraf olduğu savaş hali, Türkiye’nin kendisini çok yakın bir savaş tehdidi altında gördüğü şartlar ile barış halidir. Montrö Boğazlar Sözleşmesi hususunda Türkiye’nin duruşu sağlam, tutumu dengeli ve berraktır. Zillet ittifakının Montrö hatırlatması siyasi tuzak, sözleşmenin gerçek boyutuyla terstir.
Küresel ve bölgesel gelişmelerin kurşun gibi ağır olduğu bugünkü ortamda zillet ittifakının haksız, mesnetsiz ve ahlaken çarpık eleştirileri vatan ve millet sevgisiyle ters düştüğü gibi, sorumlu muhalefet anlayışıyla da çelişmektedir. Ukrayna’da mevcut cumhurbaşkanıyla son seçimdeki siyasi rakibi aynı anda çelik yelek giyip ülkelerini savunurken, zillet ittifakı Allah muhafaza sırtımıza hançer vurmanın hazırlığı içindedir. Bu ittifakın sözcüleri, Türk milletini kimlik siyasetiyle bir görecek kadar millet muhalifi, dar bir anlayış olduğunu iddia edecek kadar da köksüzdür” dedi.
''48 SAYFALIK BOMBOŞ BİR METNİ KAMUOYUNA AÇIKLAMIŞLARDIR''
6 muhalefet partisinin sunduğu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem hakkında konuşan MHP Genel Başkanı Bahçeli, sunulan sistemin güçsüzleştirilmiş Türkiye’nin taslak beyannamesi olduğunu söyleyerek, “28 Şubat post-modern darbesinin yıl dönümünde Ankara Bilkent Otel’de uzun bir masanın etrafında dizilen güdümlü altı parti ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ adıyla 48 sayfalık bomboş bir metni kamuoyuna açıklamışlardır.
Yarının Türkiye’sini inşa etmek için adım attıklarını söyleseler de, metinde Türkiye yoktur, Türk milleti yoktur, inanç yoktur, tutarlılık yoktur, insicam yoktur, irade yoktur, milli birlik ve kardeşliğe en küçük atıf yoktur. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem teklifi, güçsüzleştirilmiş Türkiye’nin taslak beyannamesidir. Ve bizim nazarımızda buruşturulup atılacak kağıt parçasından farksızdır. Neymiş, Türkiye’nin yıllardır umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya gelmişler. Kılıçdaroğlu’na bakarsak altı partiye tarih bir sorumluluk yüklemiş.
Tarihi anlamayanların, milleti takmayanların, Türkiye’nin hak ve çıkarlarını tanımayanların küresel güçlerin telkiniyle buluşmaları omuzlarına binen sorumlulukla değil, onurlarını lekeleyen suçluluk psikolojisiyle izah edilecektir. 48 sayfalık metnin içeriği tamtakır kuru bakırdır, hiçbir somut ve yeni bir öneri de yoktur. Bu metni tarihi yapan tek şey, 28 Şubat zihniyetine uygun olarak “güçlendirilmiş istikrarsızlık” bildirisi olmasıdır. Açıklanan metin nitelik olarak bir anayasa önerisi değil, yeni bir 28 Şubat bildirisi olarak tarihe geçecektir.
Bütüne bakıldığında bir uzlaşma değil, “uzlaşamama metni” olduğu çok açıktır. 6 partinin ortak çalışmasında ne yeni bir anayasa ne içeriğine ilişkin somut teklifler ne de bir yol haritası vardır. Bu durum aslında zillet ittifakının hiçbir konuda uzlaşamadığını ve milletimize söyleyecek sözlerinin olmadığını işaret etmektedir. 28 Şubat bildiri metninde uzlaşılan tek nokta milletin ortak iradesi ile kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi karşıtlığıdır” diye konuştu.
Parlamenter sistem döneminin istikrarsız ve zayıf yürütme modeline geri dönmeyi istemenin tarihin akışını tersine çevirmeye kalkışmak olduğunu ve sonuçsuz kalacağının kesin olduğunu söyleyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
“28 Şubat günü zillet ittifakı hiçbir öneride bulunmadığı gibi, yeni bir anayasa vaadini de paylaşamamıştır. HDP’nin Dolmabahçe Mutabakatıyla ilgili açıklaması zilletin altı partisine atılmış pas, gönderilmiş selam, biz de varız ve sizinleyiz mesajıdır. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışması, PKK’ya, FETÖ’ye, küresel çevrelere, bölücü ve yıkıcı mihraklara ikramdır, itinayla uzatılan kirli elin ibrasıdır.
Yasama, yürütme ve yargı alanında yapılan tespit, değerlendirme ve hedeflerin hiçbir yenilik taşımadığı ortadadır. Açıklanan metin geçmişe dönüş beyannamesidir. Yarının Türkiye’sine değil dünün Türkiye’sine özlemdir. Koalisyonlar dönemini tekrar canlandırma niyetidir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dedikleri beyhude bir oyalanma, yükselen Türkiye’nin önünü kesme gayesidir. Türk milleti bu zillete inanıyorum ki müsaade etmeyecektir. Türkiye’yi tarihin gerisine düşürme emelini hiç kimse başaramayacaktır.
Sıradan, basit, etkisiz, kimliksiz, ruhsuz, eskinin kötü bir kopyası olan 28 Şubat Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem açıklaması zillet partilerinin elinde patlamış, hevesleri kursaklarında kalmış, deyim yerindeyse nal topladıkları açığa çıkmış, alayı birden havlu atmıştır. Türkiye’nin geleceği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gelecek ümidi de Cumhur İttifakı’dır.”