Güneş Vakfı, Türk lideri İsa Yusuf Alptekin'i unutmadı
Güneş Vakfı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Ömrünü Doğu Türkistan davasına vakfeden merhum Türk lideri İsa Yusuf Alptekin'in ölümünün 23. Yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Güneş Vakfı Başkanı Prof. Dr. Alpaslan Ceylan, Ömrünü Doğu Türkistan davasına vakfeden merhum Türk lideri İsa Yusuf Alptekin’in ölümünün 23. Yıldönümü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Ceylan açıklamalarında şu ifadeleri kullandı; "İsa Yusuf Alptekin ömrünü Doğu Türkistan halkının hak ve hürriyetlerini savunmakla geçirmiş önemli bir şahsiyettir.
Doğu Türkistan toprakları Türklerin eski devirlerden beri yaşadıkları bir bölge olup, en eski Türk yurdudur. Bu topraklarda Sakalar (İskitler), Hunlar, Göktürkler, Uygurlar ve Karahanlılar gibi Türk devletleri hüküm sürmüşlerdir.
Çin ile Doğu Türkistan arasında uzun yıllar barış dönemi yaşanmıştır. Ancak bu barış dönemi 1759 yılında Doğu Türkistan’ın Çin-Monçu İmparatorluğu tarafından işgal edilmesiyle son bulmuştur. 1884 yılında aynı imparatorluk tarafından ilhak edilen Doğu Türkistan’ın adı “Yeni Müstemleke”, “Yeni Kazanılan Yer”anlamına gelen “Şincang” olarak değiştirilmiştir.
Rusya da Çin gibi 1851 yılından beri Doğu Türkistan’ı kendi hakimiyeti altına almak için uğraşmaya başlamıştır.
Rusya ve Çin’in baskılarına rağmen Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler bağımsızlıklarını kazanmak amacıyla pek çok kez ayaklanmışlardır. Hatta birkaç kez bağımsız devletlerini kurmayı da başarmışlardır. Fakat her seferinde Çin’in ve Rusya’nın baskısıyla karşılaşmışlardır.
1944’deki İli ayaklanması sonucu İli’de kurulan hükümete Rusların yardım etmesi üzerine Çinliler Çin parlamentosunda Türkistan Davasını savunmakta olan bir kısım Doğu Türkistanlı Türkleri önemli görevlere getirdiler. Göreve gelen Türklerin milli bir politika izlemeleri Rus ve Çin hükümetlerini rahatsız etti. Bunun üzerine Çin hükümeti Mesut Sabri’yi Genel valilikten, İsa Yusuf Alptekin’i de hükümet genel sekreterliği görevlerinden aldı. Komünistler Doğu Türkistan’a hakim oldular.
Böylece İsa Yusuf Alptekin, Muhammet Emin Buğra ve binlerce Uygur ve Kazak Türkü Hindistan ve Pakistan’a iltica etmek zorunda kaldı.
Ancak Doğu Türkistan Türklerinin bağımsızlık hareketleri yer yer devam etmektedir. Doğu Türkistan’da yaşayan Türkler dini ve kültürel haklar ile her türlü temel insan haklarından mahrum bir şekilde varlıklarını devam ettirme mücadelesi vermektedirler.
Burada İsa Yusuf Alptekin’in Doğu Türkistan için verdiği mücadele anlatılmaya çalışılmaktadır.
Şüphesiz ki İsa Yusuf Alptekin’in bu konuda ki ilk çalışması, Müslüman Türk öğrencilerin Çince eğitim yanında Türkçe ve din dersi de okutmaya başlamış olmasıydı. Ayrıca Batı Türkistan’da bulundukları zaman değişik kişilerle görüşerek fikir alışverişinde bulunarak esaretten, fakirlikten ve geri kalmışlıktan kurtulmanın çarelerini arıyordu. Doğu Türkistan’ın durumunu komşu devletlere ve Müslümanlara anlatmakla belki dünyanın ilgisini buraya çekip Çin yönetiminin Doğu Türkistanlılara biraz hak tanımasını sağlamaya çalışıyordu.
İsa Yusuf Alptekin Arabistan Hindistan ve Mısır gibi devletlerden bu konu ile ilgili taleplerde bulundu fakat olumlu bir sonuç alamaması üzerine 6 Ocak 1952 tarihinde Türkiye’ye hareket etti. İsa Yusuf Alptekin, Türkiye’de bazı hükümet üyeleri, siyasiler ve ilim adamları ile görüşerek yardım talep etti. Bunun üzerine Türk hükümeti 13 Mart 1952 tarihinde aldığı bir karar ile 1850 Doğu Türkistanlı Türkün iskanlı göçmen olarak Türkiye’ye yerleşmesine izin verdi. 1953 yılından itibaren Doğu Türkistanlılar Türkiye’ye gelip yerleşmeye başladılar. Göçmenlerin büyük bir kısmının yerleşmesinden sonra İsa Yusuf Bey de ailesiyle birlikte Haziran 1954’te Türkiye’ye yerleşti ve 4 Aralık 1957’de Türk vatandaşlığına kabul edildi. 1960 yılında Doğu Türkistan Göçmenler Cemiyeti kuruldu.”
Ömrünü Doğu Türkistan davasına adayan İsa Yusuf Alptekin’un 17 Aralık 1995’te İstanbul’da hayata gözlerini yumduğunu ifade eden Ceylan açıklamasını şöyle sürdürdü;
“Dava adamları asla ölmez, onlar çilesini çektiği davasının asıl sahibi aziz milletlerin kalplerinde her daim yaşarlar. Bize düşen en büyük görev onların aziz hatırasını ve ülküsünü yaşatmak, devraldığımız Doğu Türkistan’ın istiklal mücadelesini daha ileriye götürmektir. Allah’ın izniyle Doğu Türkistan mutlaka özgürlüğüne kavuşacak, al bayrakla gök bayrak birlikte dalgalanacaktır. Hayatını Doğu Türkistan için adayan tüm şehitlerimizin ruhlarını yad ediyoruz."