Güneydoğu'dan Avrupa'ya tepki
Güneydoğulu vatandaşlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler, başta Hollanda olmak üzere, Avrupa ülkelerinin Türk bakanlara yönelik tutumlarına sert tepki gösterdi. Güneydoğulular, Avrupa'nın insan hakları ve özgürlükler konusunda sınıfta kaldığına dikkat çekti.
Güneydoğulu vatandaşlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler, başta Hollanda olmak üzere, Avrupa ülkelerinin Türk bakanlara yönelik tutumlarına sert tepki gösterdi. Güneydoğulular, Avrupa’nın insan hakları ve özgürlükler konusunda sınıfta kaldığına dikkat çekti.
Güneydoğu, başta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni vermeyen ve skandal bir kararla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’yı Türkiye’nin Rotterdam Başkonsolosluğu’na almayıp, Almanya sınırına götüren Hollanda olmak üzere, Avrupa ülkelerinin Türk bakanlara yönelik tutumlarına sert tepki gösterdi. Vatandaşlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve akademisyenler, Avrupa’daki özgürlüklerin sözde olduğunu belirterek, insan hakları ve özgürlükler konusunda sınıfta kaldığına dikkat çekti.
“Utanç verici”
Diyarbakırlı esnaf Kemal Yavuz, Avrupa’nın insanlık konusunda sınıfta kaldığını belirterek, dünyanın bunu görmesi gerektiğini kaydetti. Köpeklerle, atlarla insanların içine dalmalarının utanç verici olduğuna dikkat çeken Yavuz, “Bu utanç onların utancı. Biz büyük bir milletiz. Sabredeceğiz ve bunun altında da kalmayacağız. Hollanda halkının da Hollanda’ya büyük bir ders vereceğine inanıyorum” dedi.
Esnaf Halit Say, Hollanda’nın bugüne kadar Türkiye’nin dostu olduğunu savunarak, “Ne oldu da bu referandum sürecinde böyle düşman kesildiler. Hollanda’nın bizden ne alıp veremediği var. Biz Türkler olarak onlara niye batıyoruz. Milyonlarca vatandaşımız var Almanya’da, Hollanda’da bugüne kadar ne oldu da böyle oldu. Ortadoğu’da lider olma yolunda giderken bunun istenilmemesi diye düşünüyorum. Almanya’nın, Hollanda’nın, Danimarka’nın seçimlerine mi Türkiye karışmışta mı bizim seçimlerle bu kadar alakadarlar” diye konuştu.
“Büyük bir hakaret”
Sur İşadamları ve Toptancılar Derneği (SİDER) Başkanı Şükran Yılmaz, Türk bakanlara yapılanları kınadığını belirterek, şunları söyledi:
“Sonuçta bu bizim ülkemize yapılmış ve ülkemizden ziyade Müslüman ülkelerine yapılmış büyük bir hakarettir. Maalesef ki Hollanda’da faşist ülkelerin etkisi altında kaldı ve zorbalığın yüzünü bir kez daha gösterdi. Hani bunların ifade özgürlüğü, hani bunların seçim özgürlüğü. Her şerde bir hayır vardır diyorum. Hollanda’nın yaptığı bu dayatma 16 Nisan’da yapılacak referandumun neden bu kadar önemli olduğunu göstermiş oldu. 1982’den gelen birçok yasayı değiştirmeye çalışıyor hükumetimiz ve Hollanda gibi ülkelerin yaptığı da bizi 100 yıl geriye götürüp o dönemleri yaşatmaya çalışmak. Onların şu anki tek hedefi Müslüman ülkelerimiz ve İslamiyet.”
“İkiyüzlülüklerini gösterdiler”
Siirt Belediye İşçi Sendikası Başkanı Halit Akınay, Avrupa’nın insan hakları ve özgürlükler konusunda sınıfta kaldığına dikkat çekerek, “Bugün Hollanda’da, Almanya’da, İsveç’te yaşanan bu olaylar gerçek anlamda Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü göstermiştir. Ülkemizi demokrasi konusunda eleştiren ülkeler, demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan bakanların ülkeye alınmasına karşı çıkmıştır. Bu tutum ülkemizin büyümesini, gelişmesini kıskanmaktan başka bir şey değil” ifadelerinde bulundu.
Beyaz Ay Siirt Şube Başkanı Nurten Temiz, son zamanlarda dış güçlerin Türkiye üzerinde yaptığı siyaseti büyük bir nefretle kınadığını anlatarak, şunları kaydetti:
“Almanya, Hollanda, İngiltere ve Amerika son zamanlarda bizim iç meselemiz olan referanduma bu kadar müdahale etmesine anlam veremiyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız Fatma Betül Sayan Kaya’ya yapılan terbiyesizliği büyük bir utançla kınıyorum. Devamlı demokrasiden bahseden Avrupa ülkelerinin bunu nasıl açıklayacağını merak ediyorum.”
Siirt Sosyal Girişimci Kadın Derneği Genel Sekreteri Tuba Gülümser, “Şimdiye kadar Türkiye’nin içinde oynanan oyunlara bir karşılık bulamadılar. Dış güçler ülkemizi etkisi altına almaya çalışıyor. Hepimiz sayın bakanımıza yapılan bu saygısızlığı bir kadın olarak kınıyoruz. İç savaşı çıkarmayı başaramadılar, dış savaş çıkarmaya da güçleri yetmeyecek" dedi.
“AB ırkçı yaklaşımlara teslim olmamalı”
Batman Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Ahmet İlyas, “Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Esra Betül Kaya ve Dışişleri Bakanı Mevlit Çavuşoğlu’na yapılan diplomasi kepazelik toplumda infial oluşturmuştur. Sırf Hollanda’da aşırı sağcılara hoş görünmek amacıyla yapılmış olan bu nahoş durum Türkiye ve Hollanda arasında diplomasi krizi ortaya çıkardı. Hollanda başbakanı bu durumu siyasi malzeme yapmamalıydı. Özellikle Türkiye’ye karşı başlayan bu yaklaşıma karşı Avrupa Birliği’ndeki yetkililerin seslerini çıkarması lazım. Aksi taktirde Türk toplumunda Avrupa’ya karşı antipati duygusunun oluşacağını düşünüyorum. Özetle Avrupa Birliği bu duruma kayıtsız kalmamalı, ırkçı yaklaşımlara teslim olmamalıdır. Bilhassa diplomasi kanalların açık tutulması yurt dışında yaşayan halkımızın özellikle Referandumla ilgili bilgi edinme hakkı ve etkinliklere izin verilmesi Türkiye ile Hollanda arasındaki ilişkilerin seyri ve diyalog kanallarının açık olmasından önemli olduğunu düşünüyorum. Türk toplumu meydana gelen bu çirkin diplomatik kepazeliğe karşı göstermiş olduğu tepki Avrupa tarafından anlaşıldığı kanısındayım. Özellikle Hollanda’nın Türkiye’den özür dileyene kadar Hollanda mallarının boykot edilmesi toplumun bir arada birlik ve beraberlik açısından kayda değerdir” diye konuştu.
Batmanlı tarih öğretmeni Ruken Arıca, “Hollanda’nın bakanımıza yapmış olduğu saldırıyı nefretle kınıyorum. Demokrasiden söz eden Avrupa ülkeleri Türkiye’ye gelip, demokrasi dersini buradan almaları gerekiyor” ifadelerinde bulundu.
“AB ülkeleri pişman olacak”
Mardinli Hasan Ağalday, Avrupa ülkelerinin yaptıklarından pişman olacağını anlatarak, şöyle dedi:
“Ama iş işten geçmiş olacak. Hollanda olsun Almanya olsun gelip yüz yüze gülüp, konuşuyorlar ama arkamızdan kuyu kazıyorlar. Bunlar insanlık adına normal bir hareket değil. Köpekleriyle atlarıyla insanları o kadar ezdiler ki bu insanlığa sığmaz. Biz bu hareketleri telin ediyoruz, kınıyoruz ve bir daha olmamasını temenni ediyoruz.”
Lütfü Günlüoğlu adlı vatandaş, batılı ülkelerin aynı tutumu daha önce de defalarca sergilediklerini anımsatarak, şunları söyledi:
“Ama maalesef biz Türkiye insanı olarak bunları anlayamamıştık ya da anlamak istemiyorduk. Bunların kirli çamaşırları net bir şekilde ortaya çıkıyor. Yapılanları kabul etmek mümkün değildir, bu bir barbarlıktır. Batının çirkin yüzü bu olaylarla net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Önemli olan biz Türkiye halkları olarak bunları iyice deşifre etmek, kirli çamaşırlarını ortaya çıkartmak ve ilişkileri buna göre yeniden düzenlemek gerektiğine inanıyorum. Batı hiçbir zaman değişmemiştir, hep aynı tutumu sergilemiştir. Fakat maalesef insanlarımız anlamamak için bir gayret sarf ediyor. Şahsen benim için bir sürpriz olmadı. Batı her zaman Müslümanlara karşı bu tür eylemlerini gerçekleştirmiştir. Bundan sonra da aynı tutuma devam edecektir.”
Hüseyin Arasan, Avrupa Birliği’ne üye ülkelerin, yaptıkları eylemlerle çirkin yüzlerini bir kez daha ortaya çıkardığını anlatarak, “Bu yapılan saldırılar referandumdan çok Müslümanlara, İslam ümmetine karşı yapılan saldırıdır. Türkiye’nin bunu çok iyi analiz edip, çok iyi okuması lazımdır. Bu Türkiye üzerinden Müslümanlara karşı oynanan bir oyundur. Türkiye’nin de çok uyanık olması lazım, gerekli adımları atarak gereğini yapması lazımdır diye düşünüyorum” dedi.
“Herkesin düşünmesi gerekiyor”
Mardinli esnaf Züleyha Öncel ise Türkiye’nin daha fazla güçlenmesinin istenmediğine işaret ederek, şu ifadelerde bulundu:
“Onun için bu tür oyunlara başvuruyorlar. Bu oyunu aslında ‘Güçlü bir Müslüman birliğinin oluşmaması için yapıyorlar’ diyebiliriz. Bunun maalesef Arap ülkelerinde başardılar. Birçok ülkede kargaşalar halen devam ediyor. Aynı kargaşayı defalarca Türkiye üzerinden denediler, ama bir sonuca erişemediler, inşallah erişemeyeceklerdir. Bugün herkesin şapkasını önüne koyup akıllıca düşünmesi gerekir. Özellikle son günlerde olan olaylardan ve daha önce yaşanan olaylardan farklı algılar oluşturulmaya çalışıyor. ‘Yok, tiyatrodur, oyundur’ diye farklı karikatürler çiziliyor. İnsanlarımızın bunu çok ciddi düşünmesi lazımdır. Türkiye’nin üzerine niye bu kadar geliniyor, niye bu kadar oyunlar oynanıyor, neden bizimle bu kadar uğraşılıyor, neden daha güçlü olmamız için attığımız her adımda kargaşa çıkarıyor diye oturup düşündüğümüzde, bu nedenler ortaya çıkmış olacak ve kendimiz bunu göreceğiz.”