İklim Değişikliği Zirvesi açılış oturumu yapıldı
EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi'nin açılış oturumu gerçekleştirildi.
İklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğinin ekonomiye etkisini en aza indirmek amacıyla düzenlenen ve iklim değişikliği ile yeşil dönüşüm konularında global stratejiler, üretim, ticaret, sanayi, tarım, finansman, denizcilik, eğitim, teknoloji, yerel yönetimlerin ele alındığı EKO İKLİM Ekonomi ve İklim Değişikliği Zirvesi’nin açılış oturumu ATO Congresium’da gerçekleştirildi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum da katılamadıkları zirvenin açılışına görüntülü mesaj gönderdi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay video mesajında, küresel ısınmanın ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği fenomeninin insanlık tarihindeki en ciddi meydan okumalarının başında geldiğini söyleyerek, “Dünyanın dört bir yanında küresel iklim değişikliği kaynaklı salgınlar, afetler, krizler -maalesef- her geçen gün etkisini arttırıyor. Bugün yaşanan sıkıntının ana kaynağı olan sera gazı emisyonunda tarihsel bir sorumluluğumuz bulunmasa da, bu olumsuzluklardan etkilenen ülkelerden biri olarak dünyamızın ortak geleceğine dair sorumluluk taşıyor olmanın bilinci ile gerekli tüm adımları atıyoruz. Geleneksel enerji kaynaklarının kullanımını azaltıyor, bölgemizde bizi öncü bir konuma getirecek derecede yenilenebilir ve temiz enerji kaynaklarını yaygınlaştırarak enerji verimliliğini arttırıyoruz” dedi.
OECD Çevre Bakanları toplantısı nedeniyle zirveye katılamayan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum ise, mesajında iklim değişikliğinin Türkiye’de son yıllarda giderek etkisini artırdığına vurgu yaparak, İklim Şurası’nın ardından ekonomi ve iklim özelinde öne çıkan ve özel sektörün dikkatle beklediği 7 önemli başlığı şu şekilde açıkladı:
“Birincisi 2053 net sıfır emisyon hedefi için ihtiyacımız olan ‘Ulusal Yeşil Finans Stratejisini’ inşallah 2023 yılının sonuna kadar tamamlayacağız. İkincisi kamu, özel sektör ve akademisyenlerimizden müteşekkil İklim-Finansman Çalışma Grubu’nu 2022 yılının ilk yarısı bitmeden kuracağız. Üçüncüsü ise ‘İklim-Finans Çalışma Grubu’muz sektörlerimizin ihtiyaç duyacağı finansman ve teşviklere ilişkin kriterleri belirleyecek ve özel bir rehber hazırlayacak. Dördüncüsü ise yeşil kredi, yeşil fon, yeşil finansal kiralamaya dair uluslararası standartlarda uyumlu altyapıyı da inşallah 2024 yılı başına kadar kurmuş olacağız. Beşincisi ise değerli misafirler yeşil ve sürdürülebilir yatırımların finansmanını en yüksek seviyeye çıkarmak istiyoruz. Bunun için de yeşil tahvil, kira sertifikası ve diğer sermaye araçları piyasalarını ulusal çapta geliştireceğiz. Altıncısı iklim değişikliğinin etkilerine karşı kırılgan sektörlerimizi koruyacağız. Potansiyel tüm riskleri bu çerçevede belirleyeceğiz ve buna göre hareket edeceğiz. Ve yedinci olarak da Avrupa Yeşil Mutabakatı'na, ki baktığınızda ticaretimizin şu an yüzde 50’den fazlasını Avrupa Birliği ülkelerine yapıyoruz. Dolayısıyla bu mutabakata güçlü bir uyum sağlamak için Ulusal Emisyon Ticaret Sistemini kuracağız. Karbon fiyatlama mekanizmasından elde edilecek gelirle de sanayicimizin temiz üretimlerini destekleyeceğiz.”
İklim konusunun sürekli ötelendiğini, hak ettiği değeri görmediğini ve sadece Türkiye’yi değil, dünyayı ilgilendirdiğini belirten Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise, “Böyle önemli bir meselenin Ankara’mızda ele alınmasını, Ankara'nın bu konuda da öncü kent kimliğine sahip olmasını çok değerli buluyorum” dedi.
Yavaş, iklim değişikliği vesilesiyle alışılmışın dışında olaylara tanıklık edildiğine vurgu yaparak, şunları kaydetti:
“Orman yangınları ve sel felaketlerindeki artış, kuraklık süresinin ve şiddetinin uzaması, deniz seviyesindeki artışlar ve ekosistemdeki bozulmalar, maddi ve manevi olarak tüm yaşamımızı olumsuz etkilemektedir. Eğer bu konuda herhangi bir tedbir alınmaz ise, 2050 yılına geldiğimizde yılda 23 trilyon dolarlık ekonomik kaybın oluşacağı tahmin edilmektedir. Kentlerimizin bu durumlara hazırlıksız olması ve alt yapı yatırımlarının, kentleşme sürecinin, planlamanın iklim krizine uygun yapılmamış olması kuşkusuz bu ekonomik maliyetleri daha da artıracaktır. Yaşadığımız kentten örnek vermek gerekirse Ankara’da bu bina dahil gördüğünüz ne kadar beton bina varsa Ankara’daki arazinin sadece yüzde 3’ünü teşkil ediyor. Düşünün yüzde 100’lük bir dilimin sadece yüzde 3’üne sıkışmış durumdayız. Yüzde 97’nin yüzde 50’si de tarıma uygun. Bu sıkışmış şehirleşme modelinin Ankara’ya ne kadar zarar verdiğini yaşayarak görüyoruz.”
TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu yıl finansal sistemde de bir nevi yeşillenme yılı olacağını ifade ederek, “AB’nin yeşil yatırım standartlarına ilişkin sınıflandırma çalışması, bu süreci biçimlendirecek. Hangi tür yatırımların yeşil olup desteğe uygun olduğu, hangilerinin ise teşvik kapsamı dışında kalacağı ortaya çıkacak. Yeşil yatırımların finansal sisteme erişimi ucuzlayacak ve kolaylaşacak. Artık bankalar şirketlerden karbon ve su ayak izini belgelendirmelerini talep edecek. Artık dünya böyle işleyecek. Atık yönetimi planları, standartlara uygun mu diye araştırılacak. Uygun değilse yatırımı finanse etmek zorlaşacak. Uluslararası finansal piyasalar artık yeşil yatırımlara doğru yöneleceğinden Türkiye’nin de yeşil yatırım portföyünü hızla büyütmesi, ülkeye daha uygun şartlarda yabancı yatırım çekebilmek için önemli hale gelecek. Yabancı tasarruflar daha fazla yeşil yatırım imkânı arayacağından Türkiye’nin büyüme ve istihdam gündeminin önceliği de yeşil yatırımlar olacak” diye konuştu.