İş bulamayıp göçtüler, dönüp 100 kişiyi istihdam sağladılar

Diyarbakır'da 90'lı yıllarda iş bulamadıkları için İstanbul'a göç eden Süleyman Şimşek ve kardeşleri, 50 metrekarelik bir dükkanda girdikleri tekstil sektöründe yoğun çaba göstererek işlerini ilerletti. Buradaki atölyelerini fabrikaya dönüştüren Şimşek kardeşler, memleketlerinde de 7 bin metrekarelik alana fabrika kurarak, 100 kişiye istihdam alanı oluşturup, Avrupa'ya ihracat yapmaya başladı.

İş bulamayıp göçtüler, dönüp 100 kişiyi istihdam sağladılar
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Süleyman Şimşek (35) ve kardeşleri Diyarbakır’da iş olanağı olmadığı için 1994 yılında İstanbul’a göç etti. Küçük yaşlarda girdikleri tekstil sektöründe yıllarca zor şartlarda işçi olarak çalışan kardeşler, 2008 yılında 50 metrekarelik bir yer kiralayarak işlerinin patronu olmaya karar verdi. Kısa sürede işlerini büyüten Şimşek kardeşler, kendi markalarının patentini de alarak onlarca kişiyi istihdam eder duruma geldi.

“İŞ OLANAĞI YOKTU İSTANBUL’A GÖÇ ETTİK”

Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde doğan ve iş olanağı olmadığı için küçük yaşlarda İstanbul’a göç etmek zorunda olduklarını anlatan Süleyman Şimşek, “Tekstil atölyelerinde çalışmaya başladık. 15 yaşından sonra artık bu işin bizim işimiz olduğu kanaatine vardık. Bütün sosyal aktiviteleri unuttuk. İşimize odaklandık. 50 metrekarelik bir yerde ailece çalıştık. 3 sene sonra 500 metrekarelik bir yere taşındık. Böyle büyümeye devam ettik. Sonra, ‘Niye bizim bir markamız yok’ mantığıyla yola çıktık ve Assertivo markasının patentini almaya karar verdik. Şuan burada 100 kişiye ekmek kapısı açtık. Bunu yapmaktan da onur duyuyorum. İstanbul’daki yerimiz hala çalışıyor. Orada da 60 çalışanımız var. Danimarka’ya bir ihracat yapıyoruz. İlk başta 20’şer modellerle başladık. Şimdi ayda ortalama 5 bin ile 10 bin arası ihracat yapıyoruz” dedi.

Diyarbakır halkına kendi markalarını giydirmeyi planladıklarını aktaran Şimşek, şunları kaydetti:

“Bunu gerçekleştirme olanağımız var. Yeter ki pes etmeyelim. 6 aydır Diyarbakır’dayız. İnsanlar daha önce ön yargılıydı. ‘Diyarbakır’da arabalar yakılıyor, şunlar oluyor, bunlar oluyor’ diye ön yargılıydı. Belki kendilerince haklı olabilirler ama Diyarbakır halkının arkasında durulduğu zaman da bazı şeylerin ortaya çıktığını herkes görebilir. İnsanlara iş imkanı tanıyarak bunu gerçekten görmek gerekiyor. Çalıştığımız firma, Diyarbakır’ı gelip görünce bizimle bu işin olacağına karar verdiler. Şu anda İstanbul ile birlikte toplamda 15 bin metrekarelik bir yerde hizmet veriyoruz.”