Kanser tedavisinde yeni umut
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Apohan, uzun yıllar süren çalışmaları sonucu oluşturduğu TÜBİTAK destekli projesinde, kanser hücrelerinin bölünmesini durduran ve kanser hücrelerini öldüren 3 yeni bileşik buldu.
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Elif Apohan, uzun yıllar süren çalışmaları sonucu oluşturduğu TÜBİTAK destekli projesinde, kanser hücrelerinin bölünmesini durduran ve kanser hücrelerini öldüren 3 yeni bileşik buldu.
2009’da ABD’de doktora sonrası çalışmalar yaptığı dönemde hücre kültürü ve kanser hücreleri üzerinde çalışmaya başlayan Doç. Dr. Elif Apohan, İnönü Üniversitesi’nde Hücre Kültürü Laboratuvarında yaptığı ön çalışmalarda olumlu sonuçlar aldı.
Ön çalışmalarının ardından çalışmayı projelendirerek 2014 yılında, ‘Yeni Benzimidazol Metal Kompleks Bileşiklerinin Sitotoksik/ Apoptotik ve Antimikrobiyal Aktivitelerinin Araştırılması’ isimli projeyi Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumuna (TÜBİTAK) sunan ve destek alan Apohan, bilimsel araştırmasında bu bileşiklerin kanserli hücreler ve sağlıklı hücreler üzerine etkisine yönelik çalışmalar yaptı.
Apohan, kronik myeloid lösemi hücreleri ile yapmış olduğu çalışmanın verilerini 2. Uluslararası Katılımlı Deneysel Hematoloji Kongresine sundu ve bildirisi en iyi bildiri ödülüne layık görüldü.
Apohan, akciğer kanseri hücre hattıyla elde ettiği verileri ABD Orlando Florida’da düzenlenen 9. Biyoteknoloji Kongresinde bildiri olarak sundu.
Projenin 2016 Eylül ayında bittiğini ve proje verilerini ‘Journal of Organometallic Chemistry’ dergisinde yayımlandığını belirten Apohan, akciğer kanserli hücreleri ve kronik myeloid lösemi hücreleri üzerinde çalışma yaptıklarını söyledi.
Akciğer kanseri hücre hattını Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Fikrettin Şahin’den kronik myeloid lösemi ve sağlıklı akciğer epitelyum hücrelerini İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsünden Prof. Dr. Yusuf Baran’dan temin ettiklerini belirten Apohan, bu hücrelerin insana ait hücreler olduğunu söyledi.
"Akciğer kanseri kanserle ilgili ölümlerin yaklaşık üçte birini oluşturuyor"
Akciğer kanserinin, kanser ölümlerinin yaklaşık üçte birini oluşturduğunu ifade eden Apohan, “Akciğer kanseri insidansı özellikle erkeklerde çok yüksek. Bu oran kadınlarda da artıyor özellikle gelişmiş ülkelerde sigara kullanımına bağlı olarak, akciğer kanserinde hızlı bir artış var. Akciğer kanseri hastalarının sadece yüzde 15’i, 5 yıl ya da daha fazla yaşamakta" ifadelerini kullandı.
Akciğer kanserinin iyileştirilmesi zor ve nüksetme oranının çok yüksek bir kanser türü olduğunu belirten Apohan, "Hücreler tıpkı bakterilerin antibiyotiklere göstermiş olduğu direnç gibi hücreler de kullanılan antikanser ajanlarına karşı direnç geliştirmekte. Bu nedenle yeni ajanların tespitine yönelik çalışmalar yapılmakta" dedi.
İnönü Üniversitesi Kimya Bölümünden Prof. Dr. Hasan Küçükbay ve Doç. Dr. Ülkü Yılmaz’ın sentezlediği yeni bileşiklerin kanser hücresi üzerinde etkisini denediklerini dile getiren Apohan, şöyle konuştu:
"Bu bileşikler yeni sentezlendi, daha önceden hiç bir şekilde yayımlanmamıştı. Farklı 14 bileşik kullandık. Bunların kanser ve sağlıklı hücreler üzerinde etkisini tespit etmeye çalıştık. Bu çok önemli hali hazırda kullanılan antikanser ilaçlar, kanser hücrelerini öldürmenin yanı sıra sağlıklı hücrelere de zarar veriyor. Dolayısıyla son yıllarda yapılan çalışmalar daha çok, sağlıklı hücrelere zarar vermeyen kanser hücrelerinin üremesini durduran ve hücreleri öldüren ilaçların tespit edilmesi üzerinedir. Bizim çalışmamız da buna yönelik."
"Elde ettiğimiz bileşikler ilaç olarak tanımlanması doğru değil"
Elde ettikleri bileşiklerin ilaç olarak tanımlanmasının doğru olmadığına değinen Apohan, "Bileşikler ilaç olarak tanımlanamaz. Bu bileşiklerin ilaç olarak piyasaya sürülebilmesi için önce hayvanlar üzerinde deneylerin yapılması gerekiyor. Daha sonra gönüllü sağlıklı insanlar, sonrasında gönüllü hastalar üzerinde denenmelidir. Faz I, Faz II ve Faz III çalışmalarının yapılması gerekmektedir. Bir kimyasalın ilaç olarak piyasaya sunulması en az 15 yıllık bir araştırma sürecini gerektirmekte. Biz daha yolun çok başındayız" ifadelerini kullandı.
Bileşiklerin antimikrobiyal etkisinin de proje ekibinden Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özfer Yeşilada tarafından yapıldığını belirten Apohan, bileşiklerin antimikrobiyal etkisinin görüldüğünü söyledi.
Yaptıkları çalışmalarda 14 bileşikten 3’ünün kanser hücreleri üzerinde etkili olduğunu ifade eden Apohan, şunları kaydetti:
"Medikal Onkoloji’den Prof. Dr. Tamer Elkıran’ın bize önerdiği bir antikanser ilacıyla da mukayese ettik. Sonuçlarda 14 bileşikten 3 bileşiğin kanser hücrelerine etkisi kullandığımız antikanser ilaç kadar etkili fakat sağlıklı akciğer epitel hücreleri üzerinde ise daha az zararlı etkisi olduğunu tespit ettik. Kanser hücresini öldürüyor ama sağlıklı hücrelere daha az zararı var, bu karşılaştırmayı halihazırda akciğer kanseri tedavisinde kullanılan bir ilaca göre söylüyoruz. O ilaçla karşılaştırarak, sağlıklı hücrelere daha az zarar veriyor diyebiliyoruz. Şu an ki verilere bu üç bileşiğin ilaç olabilme potansiyelinin olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte bunun dışında çok fazla çalışmanın yapılması gerekmektedir, yolun çok başındayız."