Konteyner kentlerde yaşam...

Elazığ'da depremin ardından yapılan konteyner evlerde 4 bin 613 kişi yaşamaya başladı.

Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
Konteyner kentlerde yaşam...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

24 Ocak’ta meydana gelen 6.8’lik depremin yaraları sarılmaya devam ediyor. Geçici barınma merkezlerinden Doğukent’te 900, Kırklar Mahallesi’nde 456, Aşağı Demirtaş’ta 982 ve Sivrice ilçesinde 246 ailenin kalacağı konteynerden oluşan geçici barınma merkezleri kuruldu. Konteyner kentlerde bugün itibariyle bin 332 ailenin yerleştirilmesinin tamamlandığı,4 bin 613 kişinin yaşamaya başladığı öğrenildi. Öte yandan ilçe ve bazı köylerde şuana kadar 375 konteyner ev teslimi yapıldığı bildirildi. Korona virüsü nedeniyle konteyner evlerinde vakit geçirenler, kurallara uyduklarını aktardı.

Depremden önce Salıbaba Mahallesi’nde oturduklarını ifade eden Abdulkadir Tekin, “Malum Elazığ’da meydana gelen depremden dolayı konteyner kente gelmek zorunda kaldık. Yani bunlara vesile olan herkesten de Allah razı olsun. Yaşam normal olarak devam ediyor. Ailemiz ile birlikte kalıyoruz burada.Korona virüsü de çıktı. Allah neyi hayırlı etmişse inşallah o olur” dedi.

Depremden dolayı evlerinin kentsel dönüşüme girdiğini dile getiren Abdurrahman Şerbet ise, “Malımız gitti ama çok şükür canımız kurtuldu. Bilhassa çocuklar çok etkisinde kaldı. Yani bu Cenabı Allah’tan gelen bir afat. Hepimizde korktuk. Ama çocuklarda baya bir stres ve korku oldu. Halende artçı depremler olmaya devam ediyor. Biz bundan önce Abdullapaşa’da taziye evinde 12 - 13 gün kaldık. Devletimizden Allah razı olsun. Sürsürü mahallesinde Harput eğitim merkezinde kaldık. Oradan da konteyner kente dağıtıldık. Allah devletimizden razı olsun. Konteynerler baya teşkilatlı güneş enerjisi , ısınma durumu ve yatakları her şey faal durumda bundan dolayı memnunuz"diye konuştu.

"KONTEYNER EVİMİZDE VAKİT GEÇİRİYORUZ"

Virüsten dolayı dışarı çıkma kısıtlamasına uyduklarını da aktaran Şerbet, "Bilhassa 65 yaş ve üstü olanlar için. Konteynerde vakit geçiriyoruz. Yani sıkıntı demeyeyim kafaya takmasak da bir sıkıtımız yok çok şükür. Kurallara uymak lazım yoksa kul hakkı olur. Bende virüs olduğu zaman başkasına o hastalığı bulaştırırsak kul hakkına girmiş oluruz. Onun için kurallara uymamız lazım” ifadelerini kullandı.

Yaşanan depremden dolayı evlerinin yıkıldığını belirten Ayşe Aktaş ise, “Allah razı olsun devletimizden ve milletimizden konteyner getirenlerden de Allah razı olsun. Çadırda yaşayacaklarımızı yaşadık. Orada da her türlü yardımı yaptılar. Virüsten dolayı fazla dışarı çıkmıyoruz. Kolonya ile kendimizi korumaya çalışıyoruz. İnsanlarla aralıklı oturarak sohbet ediyoruz” diye konuştu.

Sürsürü Mahallesinde oturduklarını ve depremden dolayı evlerinin ağır hasar gördüğünü aktaran Refik Çoştu, “Hastaneler kapılarını açtılar yardımlarını bizden esirgemediler. Çoluk çocuğumuz ile bir araya geldik. Mahşeri yaşadık o gün. Gerçekten de mahşeri yaşadık. Evimizde ki o çoğumuza laf anlatamıyoruz. 80 milyon insan laf anlatmak herkesin istek ve arzularını yerine getirmek mümkün değil. Onun için deprem, çığ, şehitlerimiz ve bu virüs davasında insan olarak Müslüman olarak Türkiye olarak birlik beraberlik içerisinde kardeşlik içerisinde, dostluk içerisinde, birbirimize destek olma zamanıdır. Allah devletimize zeval vermesin. Depremden sonra yaralarımız sarıldı. Beterin beteri var. Ölen kardeşlerimiz şehit olan kardeşlerimiz var. Bu sayı yüksekte olabilirdi. Devletimizde yanımızda yer aldı. Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ve Çevre ve Şehircilik Bakanımız Murat Kurum hep yanımızda oldu. Allah hepsinden de razı olsun bizi yalnız bırakmadılar. Birlik ve beraberlik içerisinde bizde bu dar günde zor günde onların yanında yer alalım. Muhalefet olmayalım. Muhalefet zamanı değil. Bizim bizden başak kimsemiz yok” şeklinde konuştu.