Koronavirüs neden tat almayı etkiliyor?
Uzmanlar, Covid-19 semptomları arasında en çok konuşulan tat alma bozuklukları hakkında detaylı bilgilendirmelerde bulundu.
Tat alma bozuklukları, SARS-CoV-2 enfeksiyonunun başlıca semptomlarından biridir. Bu semptomlar, zaman zaman hastalık şüphesi ve hastalığın seyrine dair, diğer semptomlar olan yorgunluk, ateş veya öksürüğe kıyasla daha kuvvetli tahmin gücü sağlamıştır.
Hem vücudumuzdaki normal tat alma sisteminin nasıl çalıştığına hem de virüsün tat almayı nasıl etkilediği hakkında bilgilendirmelerde bulunan İstanbul Esenyurt Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Duygu Vardağlı, “Yenilenme kapasitesi yüksek olan dil hücreleri zamanla yeni tat tomurcukları oluşturabildiği ve yeniden tat almaçları sentezleyebildiğinden, tat alma duyumuzu tamamen ya da belirli bir yüzde geri kazanabiliyoruz” şeklinde konuştu.
Virüse maruz kalan her iki kişiden birinde tat alma sorunun yaşandığını hatırlatarak sözlerine devam eden Duygu Vardağlı, “Tat alma deyince aklımıza ilk olarak dil üzerinde fark ettiğimiz tomurcuklar ve bu tomurcuklara yerleşmiş tat almaçları gelir. Fakat bu açıklama henüz tat alma sürecinin sadece başlangıcıdır ve bu süreç aslında periferdeki diğer dokulara vücudun hangi moleküllerle karşılaştığını ve metabolik olarak neye hazırlanması gerektiğini bildirir.
Örneğin; Tat sinyallerine göre tatlı tat karbonhidrat varlığına, umumi tat ise protein/peptitlerin varlığına işaret eder. Bu sebeple tat alma duyusu vücut için sadece bir haz kaynağı olmaktan çıkar ve oldukça kuvvetli, anlamlı metabolik sinyaller haline gelir. Bu durumu damakta ve yemek borusunda bulunan tat almaçları değil ama pankreas ve incebağırsak gibi organlarda bulunan tat almaçları en iyi açıklar” diye konuştu.
Virüsün neden tat almayı etkilediğine dair de açıklamalarda bulunan Vardağlı, “Peki, ‘SARS-CoV 2 bu yolu nasıl keşfetmiştir ve neden bu yolu hedefler?’ Bilindiği üzere SARS-CoV 2’nin henüz aydınlatılan yapısında Spike adı verilen protein yapılar bulunur ve bu yapı sayesinde membranında ACE-2 almacını bulunduran hücrelere tutunur. Bu demek oluyor ki ACE-2 almaçları dilimizde bulunuyor ve SARS-CoV 2 bu sayede tat tomurcuklarına tutunuyor.
Bir diğer mekanizma olan TMPRSS2 aktivasyonu ile hücre içerisine girip çoğalma sürecini başlatabiliyor. Dahası her çoğaldığı hücreyi zamanla yok etmesiyle, tat almaçlarını bulunduran hücreleri kaybetmiş yani tat alma duyusunu kısmen ya da tamamen kaybetmiş oluyoruz” dedi.
Son olarak dil üzerinde tat alma dokularının yenilenme kapasitesi yüksek olduğundan bu duyuyu geri kazanabildiğimizden bahseden Vardağlı, “Rejenerasyon kapasitesi yüksek olan dil hücreleri zamanla yeni tat tomurcukları oluşturabildiği ve yeniden tat almaçları sentezleyebildiğinden, tat alma duyumuzu tamamen ya da belirli bir yüzde geri kazanabiliyoruz.
Fakat ACE-2 almacı bulunduran, rejenerasyon kapasitesi dil hücreleri kadar yüksek olmayan hücre türlerinde örneğin akciğer dokusunda yerine koyulamayan, hücresel kayıplar söz konusu olabilir. Virüs bu sayede ilgili organın çalışma kapasitesini azaltmış, üstlendiği görevleri yerine getirmesini kısıtlamıştır. Sorumuzun 2. Kısmı olan ‘neden bu yolu hedefler’ ise halen henüz bizler için araştırma konusudur” diyerek sözlerini sonlandırdı.