Kurtulmuş Elazığ Yanılmayacak

Kurtulmuş Elazığ'ın Mücahit Yanılmaz ile yanılmayacağını söyledi

Kurtulmuş Elazığ Yanılmayacak
TAKİP ET Google News ile Takip Et

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Şehir ve Medeniyet konulu toplantıya katılmak üzere Elazığ’a geldi. Elazığlıların bağrına bastığı Kurtulmuş, önemli açıklamalarda bulundu ve 30 Mart'tan sonra Elazığ'ın Mücahit Yanılmaz ile yanılmayacağını söyledi.
 
Oldukça yoğun bir katılımın olduğu programda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Kurtulmuş, Elazığın ve Elazığlıların yiğit insanlar olduğunu, ifade etti.
 
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Paşakonağı’nda düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, 30 Mart seçimlerinde Elazığ’da çok başarılı bir sonuç alacaklarını, Türkiye genelinde ise rekor düzeyde bir oyla sandıklardan çıkacaklarını söyledi.
Yoğun geçen programına rağmen Elazığlılarla bir araya gelen Prof. Kurtulmuş'u Elazığ'da ağırlamaktan dolayı onur duyduklarını ifade eden AK Parti Elazığ Belediye Başkan Adayı Mücahit Yanılmaz ise açıklamasında şunları söyledi:
 
"Yerel seçimler Elazığ'da ve Türkiye'de yeni bir dönemin, yeni bir tarihin değişim ve dönüşümü olacak. Seçim kampanyamız sayesinde her gün değerli hemşehrilerimizle bir araya geliyor, fikirlerimizi, görüşlerimizi ve çözüm planlarımızı paylaşıyoruz.  Yönetim anlayışında, prensipleri ortaya koymadan projeleri yapamazsınız. Onun için bizler öncelikli olarak prensiplerimizi ortaya koyduk. Dünyada atacağımız her adımın ahrette hesabını vereceğiz mantığıyla hareket edeceğiz. Belediyenin tek bir kuruşunu israf etmeden çalışmalarımızı yürütüp şehrin gelişip kalkınmasını sağlayacağız. Şehrin tüm mahallelerine eşit hizmet anlayışı getirerek, asla mahalle ayrımı yapmayacağız. Sizlerle istişare etmeden hiçbir şekilde kararlarımızı almayacağız.
 
YANILMAZ: BİRLİKTE YÖNETİM ANLAYIŞINI GETİRECEĞİZ
AK Parti Belediye Başkan Adayı Mücahit Yanılmaz, birlikte yönetim anlayışını getireceklerini ve hemşehrileriyle birlikte şehri kalkındıracaklarını ifade etti.
"Elazığ'ın bütün değerleriyle, STK kuruluşları, Odalar ve Kanaat Önderleriyle ortak aklı esas alarak hizmetlerini yürüteceklerini belirten Yanılmaz, Belediye Başkanı kadar belediyenin problemlerini de kendilerine dert eden 348 bin vatandaşla beraber hareket edeceklerini ifade etti. Elazığ’da yaşayan insanların huzur içinde yaşayacaklarını söyleyen Yanılmaz, şehirdeki çalışmalarının etik, estetik ve ahlaki değerler ölçüsünde olacağını vurguladı.
 
Çözüm Planları kapsamında yürütecekleri projelerden de bahseden Yanılmaz şunları söyledi:
Marka Şehir Elazığ için çözüm planlarımız arasında EBEGEM projemiz var, burada akademisyenlerimiz çalışmalarına devam ediyor. EBAM projemizde şu anda kuruldu ve özellikle belediye personelimizin daha verimli çalışması için kuruldu. EKBİS çözüm planımızda bütün sistemleri elektronik ortama atacağız ve Kent Bilgi Sistemi şehrimizde yaşayan insanlarımızın bilgiye ulaşmasını sağlayacak. Akıllı duraklar ve araç takip sistemiyle duraklarda zaman geçirmeyeceksiniz ve kaç dakika içerisinde aracın geleceğini duraklarda öğreneceksiniz. Akıllı otoparklarla özellikle şehrin merkezinde park yapma imkânı bulamayan kardeşlerimize park yapma imkânını temin edeceğiz. Akıllı otoparklar arasında biri Tam Otomatik Otopark Sistemi diğeri Elektronik Otopark Sistemi olacak.
 
 Şehrin trafik akışını kuzey çevre yolu, kuzey imar yoluyla ve güney çevre yolu arasında yapacağımız toplam 70 km uzunluğunda olan ana arter bağlantısıyla kuzey ve güney eksenine yayacak ve merkezin trafiğini rahatlatacağız. Füniküler sistemle Harput'u bir cazibe merkezi haline getireceğiz. Markası bize ait olan ELBÜS ile Hilalkent ve Doğukent arasında çalışacak olan otobüs sistemini kuracağız ve bu otobüslerimiz 5 dakikada bir duraklara gelecek. 
 
1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını 21 bin ha’dan 46 bin ha çıkarıyoruz. Ve yine 1/25’lik ve 1/5000 ölçekli Elazığ’ın yeni nazım imar planını yapacağız. 1983 yılından bugüne kadar yapılmayan ve birçok bölgemizde mahallemizde yeni imar yapısını değiştirip Elazığ’ımızın önümüzdeki 50 yılının imar planını yapacağız. Önümüzdeki süreçte Elazığ’da yapacağımız en önemli çözüm planlarından bir tanesi Kentsel Dönüşüm’dür. Öncelikle 13 noktada daha sonra Elazığ'ın bütün alanlarına yayılacak olan kentsel dönüşümle Elazığ modern bir şehir havasını bürünecek ve bölgesinin cazibe merkezi olacak. 
 
Harput’ta gerçekleştireceğimiz kentsel dönüşümle Harput'un tarihi dokusuna, geleceğine turizm ve kültür, sanat merkezi olmasına vesile olacak yapılanmayı yeniden yapacağız. Harput’un 4 bin yıllık tarihi medeniyetler beşiği yeniden ortaya çıkacak. Elazığ’ımızın Hicret, Aksaray ve Kızılay Mahallelerinin yıllardır konuştuğu Şorşor Deresi’ni yeniden ele alıp 13 kilometrelik alanı rekreasyon alanı yaparak kapalı ve açık rekreasyon alanlarıyla burayı cazibe merkezi, yürüyüş yolları, dinlenme ve çocuklarımız için oyun alanları haline getireceğiz.
 
 Elazığ’da katı atık ve enerji üretim merkeziyle bütün çöplerimizden elektrik enerjisi elde ederek Elazığ'ımıza artı bir katma değer kazandırmış olacağız. Hamza Bey Barajı’na paralel olarak içme suyu şebekesi, yağmur kanalizasyon alt yapısını da bu süreçte tamamlayarak 2015 yılının sonunda Hamza Bey Barajı’nında bitimiyle musluklarımızdan içilebilir düzeyi yüksek, tertemiz suların akmasına vesile olacağız. Çevre ile ilgili öncelikle mikro tip parklar yapacağız. Akabinde mahalle parkları yapacağız.
 
 Elazığ’ımızın batısında bulunan Karayolları ve Orman bölge ile Devlet Su İşleri Müdürlüğü Elazığ’ın dışına çıkarılarak burası botanik park ve kültür park olarak düzenlenecek. Cip Barajı yeniden düzenlenecek ve en önemlisi Türkiye’nin en büyük parkı olan Harput Vadi Parkı Elazığ’ımıza kazandırarak hem Elazığ’ımızın bir cazibe merkezi hem de Harput’umuzun bir cazibe merkezi olmasına vesile olacağız. Elazığ bir kültür-sanat şehridir. Kültür ve sanatla ilgili çözüm planlarımızı ortaya koyacağız. Ve yine sporcu kimliğimizden de gelen yapımızla sporla ilgili çözüm planlarımızı 30 Mart'tan sonra uygulamaya geçireceğiz. 
 
PROF. KURTULMUŞ: MÜCAHİT YANILMAZ’A GÜVENİYORUM
AK Parti Elazığ Belediye Başkan Adayı Mücahit Yanılmaz’ı yakından tanıdığını ve yıllarca siyaset yaptığını belirten Prof. Dr. Numan Kurtulmuş; Mücahit Yanılmaz kardeşim hem siyasi birikimine hem siyasi tecrübesine, hem de niteliklerine güvendiğimiz bir arkadaşımız. Ümit ediyorum ki Elazığ’a, Elazığlılarla birlikte çok başarılı hizmetler yapacak. Hazırladığı projelerin çok kısa bir sürede tamamlanacağına inanıyorum. Bu projelerin bitmesiyle birlikte Elazığ’ın çehresinin değişeceğine, sınıf atlayacağına ve marka şehir olma yolunda hızla ilerleyeceğine inanıyorum” dedi.
 
"BU SEÇİM TÜRKİYE'NİN KADER SEÇİMİDİR"
30 Mart seçimlerinin yerel seçim olmaktan çok öteye geçtiğini belirten Prof. Kurtulmuş, “Milletimizin de bunun bir yerel seçim değil, Türkiye’nin geleceğinin oylanacağı, Türkiye’nin kaderinin gidişatının belirleneceği bir seçim olarak algıladığı bir seçim olmuştur. Milletimiz bu seçimleri, yeni Türkiye ile eski Türkiye arasında bir mücadelenin hatta hesaplaşmanın, Türkiye’yi bir takım olağan üstü dönemlere götürmek hevesinde olanlarla Türkiye’yi demokratikleştirme çabası içesirinde olanlarla hesaplaşacağı bir meydan olarak görüyor.  Milletmiz 30 Mart’ı sıradan bir yerel seçim olmasından öte Türkiyenin yeni, güçlü, öncü bir Türkiye istikametinde yüryüp yürümemesiyle ilgili temel bir kader seçimi olarak görüyor ve bu şekilde algılıyor. Onun için bu seçim bürük önem taşıyor.” dedi.
 
"ŞER İTTİFAKI İŞ BAŞINDA"
Bu seçimlerde daha önceki seçimlerde görmedikleri bazı hallerin ortaya çıktığını ifade eden Prof. Kurtulmuş, “hiçbir şekilde yan yana gelmesi mümkün olmayan, hiçbir konu etrafında ortak bir cümle sözü olmayan, geçmişleri farklı, gelecekleri farklı bir çok çevrenin yan yana geldiğini, kol kola girdiğini, ittifaklar içerisinde olduğunu gördük. Maalesef kimisi molotof attı, taş attı, kimisi kaset üretti. Kimisi bir takım tapelerle uğraştı, kimisi beddualarla uğraştı. Kimisi Türkiye aleyhine raporlar yazdı kimisi uluslararası camiayı harekete geçirdi. Kimisi Türkiye’de olağan üstü bir dönem oluşturmaya çalıştı, kimisi devletin kurum ve kuruluşlarını işlemez hale getirmeye çalıştı. Kimisi Türkiye ekonomisine zarar vermeye gayret etti. Maalesef topyekün bu çevreler iç ve dışarıdaki müttefikleriyle birlikte 30 Mart seçim kampanyasını bir şer ittifakı halinde AK Parti’ye, hükümete, bundan çok daha öte Türkiye’nin geleceğine karşı bir operasyon haline getirmeye gayret ettiler. Hesaplar yaptılar, projeler hazırladılar. Ama bütün bu hesaplar içinde bir tek şeyi unuttular. O hesap da millettir. Milleti unuttular. Milletin ferasetini unuttular. Milletin geleceğe nasıl baktığını tahmin etmediler. Ve millet 30 Mart’ta bunu göstermeye hazırlanıyor. Meydanlarda gösteriyor. Türkiye’nin her tarafında bu iradesine sahip çıktığını gösteriyor.” diye konuştu.
 
“BİZ BU FİLMİ ÇOK GÖRDÜK”
Türkiye’nin bu oyunları yeni görmediğini vurgulayan Prof. Kurtulmuş, şunları söyledi: “Türkiye nice böyle tecrübelerden geçti. Bu ülkeye nice güzel hizmetler yapmış olan merhum Adnan Menderes’e 1960 ihtilalini hazırlayanlar aslında bu memleketin geleceğini karartmak isteyen odaklar. Ama ne oldu hiç kimse Menderes hakkında en ufak bir şüphe içerisinde olmadığı gibi Menderes’i idam sehpasına gönderenleri de bu millet hiç hayırla yad etmedi. O gidişatı hatırlayanları, asker postalları karşısında selam duranları da bu millet hiçbir zaman hayırla yad etmedi. CHP ve onların şuhekarlarının zihniyetini hiçbir zaman hayırla yad etmedi. Bu millet aynı şeyi 12 Eylülden sonra da gördü. Kenan Paşa’nın “sakın ha bu adama oy vermeyin” diyerek rahmetli Özal’ı işaret ettiğini biliyorsunuz. Millet dedi ki öylemi al sana yüzde 43. Yüzde 43’le Özal’ı iktidara getirdi. Özal iktidardayken de hatta cumhurbaşkanlığı kökündeyken de adama yapmadıklarını bırakmadılar, her türlü şekilde önünü kesmeye gayret ettiler. 28 Şubat sürecinde de bu milletin helal oylarıyla seçilmiş olan merhum Başbakan Necmettin Erbakan’ın koltuğunu zorla, hile ile aldılar. 2007’de cumhurbaşkanını seçtirmemek istediler. O zamana kadar olmayan 367 meselesini çıkardılar. 2007’de 27 Nisan Muhtırası oldu, güçleri yetse darbe yapacaklar. Yetmediği için sadece bir muhtıra ile kaldı o. Arkasından 2008’de AK Partiye kapatma davası açtılar. 6 kişi hayır dedi 5 kişi evet dedi. Bir kişi daha evet demiş olsa bugün burada bu partinin toplantısını yapıyor olmayacaktık. Milletten iki kişiden birinin oyunu almış olan bu parti kapatılmış olacaktı. Arkasından Gezi Parkı olayları şimdi 17 Aralık operasyonları. Biz bu filmi çok gördük. Bu millet bu filmi çok gördü. Her seferde bu senaryonun karşısına dikildi çekilin karşımızdan, açın yolumuzu dedi ve bu millet demokrasi istikametinde yoluna devam etti.”
 
POLİS BAŞKA TELDEN, ASKER, SAVCI BAŞKA TELDEN!..
Türkiye'nin yönetilemez hale getirilmek istendiğini belirten Prof. Kurtulmuş, şöyle devam etti: “Polis başka telden çalsın, asker başka telden çalsın, yargıçlar, savcılar başka telden çalsın, devletin üzerinde hükümetin etkisi olmasın, hükümet yönetemesin istiyorlar. Böyle bir Türkiye olabilir mi? Milli İstihbarat Teşkilatının Suriye’deki Türkmenlere göndermiş olduğu insani yardım malzemesi maalesef bir operasyonla Hatay’da önü keseliyor. İçinde askeri subay üniforması olan MİT görevlileri de yere yatırılarak maalesef oradaki tır aranıyor. Ya bırakın da o operasyonu Türkiye’nin kurumları yapmasın. Başka bir devletin istihbarat örgütü bunu yapsa bunu anlarım, onlara karşı mücadele edersiniz. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi sıfatlarını taşıyan adamlar hangi hakla MİT’in tırlarını durdurabilir?
 
“HEVESLERİ KURSAKLARINDA KALACAK”
Dinleme olaylarını da değinen Kurtulmuş, “Savcı demiş ki dinle. Kime demiş? Bir emniyet görevlisine. O da dinlemiş. O da ötekine demiş ki sen de kaydet. Savcı beyin amirinin haberi yok, emniyettekinin amirinin haberi yok. 509 bin kişi dinlenmiş. Ben de bunlardan birisiyim, eşimde bunlardan birisi, o zamanlar 15 yaşında olan oğlum da onlardan birisi. Bize selam verenleri dinlemişler. Eyvallah, dinlesinler de mesele o değil. Türkiye’de böylesine yaygın bir korku imparatorluğu havasını yaratmaya kimin ne hakkı var. Sayın Başbakan’ı dinlemişler. Sayın Cumhurbaşkanı’nı dinlemişler, Bakanları dinlemişler, kriptolu telefonlar üzerinden dinlemişler. Bu devletin yöneticileri kriptolu telefonlarda özel, gizli devlet sırrı niteliğinde konuşmalar yapamayacaklar mı? Bunu MOSSAD’ın CIA’nin adamları yapsa eyvallah dersin. Türkiye’den korkuyorlar da dinliyorlar dersin. Ama Türkiye’de bir takım kamu görevlileri maskesi altında adamlar yaparsa bunu anlamının, kabul etmenin imkanı yoktur. İstedikleri 12 Eylül öncesinde olduğu gibi Türkiye’yi yönetilemez hale getirmektir. Onun için bu ülkeyi yönetilemez hale getirmek isteyenlerin  hevesleri kursaklarında kalacak ve 30 Mart seçimleri bu tuzakları, bu tezgahları bozacak Allah’ın izniyle” dedi.
 
ÇÖZÜM SÜRECİ VE EKONOMİK GELİŞMELER
Prof. Kurtulmuş, Türkiye'nin 28 yıl terör belasından çektiğini ancak çözüm sürecinin devam ettiğini belirterek, "Bu memleketin her yerine, her ilçesine gelmiş 7 bine yakın şehit cenazesi. 32 Bin tane evladımız, bu ülkenin çocuğu ölmüş 28 yılda. Savaş mı yaptık, Türkiye büyük bir harbe mi girdi? Hayır ama bir takım karanlık odakların tezgahlarıyla terör üzerinden Türkiye 32 bin insanını kaybetti" diye konuştu.
Geçen yıl yaz aylarında bir çalışma yaptıklarını ve terör yüzünden kaç para kaybedildiğini hesapladıklarını, bu çalışmanın ise daha önce yapılmadığını vurgulayan Kurtulmuş, ülkenin teröre tam 1,2 trilyon dolar harcadığının altını çizdi. 
Bu paranın teröre gitmemesi durumunda ülkede çok şeyin değişebileceğine dikkat çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti: "Türkiye kaybetmeseydi bugün ne olurdu biliyor musunuz? Türkiye'nin dünya çapında bir kaç araba markası olurdu. Hala yerli otomobil üretir miyiz, üretmez miyiz bunu tartışıyoruz. Türkiye eğer terörden bu parayı kaybetmeseydi kişi başına düşen milli gelir 11 bin dolar değil de 25 bin dolarlar seviyesine çıkardı. Türkiye'de yapılan bu havaalanları, şehir hastaneleri, üniversiteler 20 sene evvel yapılırdı. Şimdi bu hükümet, Allah razı olsun Sayın Başbakanımız... Bedeli ne olursa olsun biz artık anaların ağlamasını istemiyoruz. Zehir bile içsek Türkiye'de bu barışı sağlayacağız, bu sükuneti sağlayacağız, terörü önleyeceğiz ve Türkiye'yi bir esenlik yurdu haline getireceğiz. Bunu söylüyor, sen misin bunu söyleyen. Elazığlılar ve Türk halkı gerçekten zeki insanlardır. Oyunun sadece bir siyasi manevra olmadığını görüyor."
 
AK PARTİ GİTSİN PEKİ NE GELSİN?
AK Parti'nin gitmesini isteyen ittifak çevrelerine seslenen Kurtulmuş, “AK Parti gitsin peki ne gelsin deseniz? Hepsinin ortak tarafı ittifak ettiğinin gelmemesi söylemek olacak.  O zaman sizi Ak Parti ile bu ittifakta kim buluşturuyor. Hangi gaye ile bir araya geliyorsunuz? AK Parti iktidardan düşsün, eyvallah. Bunun yolu var. Çıkarsınız milletin karşısına yerel ölçekte veya genelde projelerinizi açıklarsınız. Kural dışı çelme takmaları, kural dışı bir takım işleri bırakın da milletin karşısına çıkın. Projelerinizi fikirlerinizi anlatın, milletin gönlüne girin, sandıktan çıkın, kim çıkarsa başımızın üstünde yeri vardır. Ama kusura bakmayın, milletin helal oyuyla sandıktan çıkmış olanlara da siz saygı göstereceksiniz” dedi.
 
“VESAYET DÜZENE MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”
Demokrasinin yüzde 90’ının sandık olduğunu vurgulayan Kurtulmuş “birileri diyor ki yüzde 90 olmasın yüzde 10’la idare edelim. O yüzde 10’un içerisinde ne var biliyor musunuz? Vesayet düzenekleri var. Bu ülke nasıl askeri vesayete müsaade etmediyse yargı vesayetine de müsaade etmeyecektir. Polis vesayetine de müsaade etmeyecektir. İşadamları gruplarının vesayetine de müsaade etmeyecektir. Cemiyetlerin, cemaatlerin vesayetine de müsaade etmeyecektir” dedi.
 
TÜRKİYE CEBERRUT DEVLETTEN KERİM DEVLET OLMA YOLUNDA
Türkiye’de çok şeyin değiştiğini ve millet iradesinin üstün kılındığını anlatan Kurtulmuş, “Türkiye’de her yerde devleti temsil eden insanlar milletin camisinde, çarşısında pazarında dolaşıyor. Bu çok güzel bir şey. Türkiye’de 11 yılda  devletin zihniyeti değişti. 11 yılda Türkiye ceberrut devletten Kerim devlet olmaya doğru yol aldı, büyük mesafe aldı. Ve daha alacak yolumuz var. İşte o yolu almayalım diye yolumuzu kesmeye çalışıyorlar. Türkiye tam manasıyla Kerim Devlet olmasın diye bunları yapmaya çalışıyorlar. Türkiye’de devletle millet buluşmasın, hep ayrı telden çalan devlet ve millet aklı hiçbir zaman uyuşmasın istiyorlar.”