Mevsimsel hastalıklardan korunma yöntemleri
Hastalık sürecinde doğru beslenmeyle ilgili tavsiyelerde bulunan Uzman Diyetisyen Işın Sayın, 'Hastayken içilen çorbaların yanına, yoğurt servis ederek protein değerini arttırın' dedi.
Uzman Diyetisyen Işın Sayın, mevsim geçişlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini, grip ve nezle gibi hastalıklardan nasıl korunması gerekiğini anlattı. Mevsim geçişlerinde hastalıkların artmasını değerlendiren Işın Sayın, “Her ne olduysa oldu, bağışıklık sistemimiz 'arıza alarmı' vermeye başladı. Zayıf düşen bağışıklık sisteminin yarattığı sorunların en başında gelen özellikle baharda görülen alerjiler… Örneğin: Bazılarımız her ilkbaharda geçmek bilmeyen burun akıntısı ve tıkanıklıklardan şikayetçi. Kimileri döküntüler yaşıyor. Egzamalar artıyor” diye konuştu.
Işın Sayın, burnun tıkalı olduğu zamanda daha az yemek yendiğini belirterek, “Akıntıları ve tıkanıklıkları da koku almamızı engelliyor. Tüm bu gibi durumlarda besinlerden lezzet alamıyoruz. Eğer aksine neden olan bir ilaç almıyorsanız iştah da azalabiliyor. Oysa vücudumuzun günlük ihtiyacı olan besinleri tüketebilmemiz gerekir. Direnç için elbette beslenme önemlidir. İştahsızken yeme, içme çileli de gelse; 'Doğru dozda iştah, bu açıdan baktığımızda, sağlığımızdan sorumludur' diyebiliriz” ifadelerini kullandı.
Hastalık sürecinde alınan yağlı ve şekerli gıdaların faydası olmadığını ifade eden Sayın, şunları söyledi:
“Göreneklerimiz dahilinde, hasta olana 'bi’ tas çorba' yapmaya giden biri mutlaka bulunur. Tavuk suyuna çorbanın yumuşak içecek olması dışında ekstra bir iyileştirici kimyası olmadığı ortada, ancak bazen, insaf dedirtecek ısrarlar ve besin yüklemeleri ile karşılaşabiliyoruz. Tek seferde 0,5 kg portakalı sıkıp, bunu günde 3-5 kez tekrarlayanlar mı arasınız; vıcık vıcık yağlı tavuk suyuna şehriye çorba yapıp ekstradan yağ koyanlar mı. Sınırsız çeşitlilikte ve neye yaradığına emin olmadıkları bitki çaylarını karıştıran;'Enerji olsun, direnç versin' adı altında helva, çikolata, tatlı gibi, enerjisi yüksek gıdalar tüketenler de cabası. Oysa hasta olduktan sonra bu denli şeker, yağ yüklemenin ekstra bir yararlılığı yoktur. Hatta bu çok yağlı gıdalar mide bulantısını arttırabilir.”
“C VİTAMİNİ VÜCUTTA DEPOLANMAZ, FAZLASI İDRARLA ATILIR”
“C vitamini tedavi süresini kısaltmaz, günlük yemeniz gereken kadar meyve almanızda fayda var” diyen Uzman Diyetisyen Işın Sayın, “Çünkü; C vitamini vücutta depolanmaz, fazlası idrarla atılır. Tedavi edici olmasından ziyade koruyucu önleyici niteliği vardır. Her gün düzenli olarak tüketmek gerekir. Bir bireyin günlük C vitamini ihtiyacı 60 mg dır. Bunun için yaklaşık 2-3 porsiyon meyve yeter. Suyunu sıkıp içtiğinizde yalnızca 1 bardakta 4-5 porsiyon meyvenin şekerini yüklenmiş olursunuz. Üstelik C vitamininin fazlası zaten idrarla atılacaktır. Doktorunuz daha fazla C vitaminini mutlaka önerdiyse, fazla şeker almadan bunu başarmanız için, yine doktorunuza danışarak, eczaneden alınan vitamin destekleri daha güvenli olacaktır. Bu özellikle fazla kilo, insülin direnci ve reaktif hipoglisemisi olanlar için önemlidir. 1 efervesan tabletteki vitamin, kilolarca meyvedeki C vitamini dozuna eşittir. Ancak daha fazla şekerin tedavi edici değil, hastalık sonrası iştah açıcı özelliği olabilir” diye konuştu.
“ÇORBANIN YANINA YOĞURT SERVİS EDİN”
Hastalık sürecinde içilen çorbaların nasıl olması gerektiğini anlatan Sayın, “Kullanmanızı önerebileceğim çorbalar: Unsuz pişen sarı, kırmızı mercimek, az miktarda erişteden veya eriştesiz yeşil mercimek çorbaları, sebze çorbası, pirinçsiz ve bulgurla yapılmış ezogelin çorba, kabuklu pirinçten yayla, düğün çorbaları, sebzeli mercimek, yoğurtlu mantar çorba ve aşurelik buğdayla yapılan nohutlu, yoğurtlu çorbalar kaliteli, besin değeri yüksek çorbalardır. Vitamin, mineral, az miktarda kaliteli karbonhidrat içeren çorbaları hep tavsiye ediyoruz. 'Boş kalori, boş karbonhidrat' diyebileceğimiz pirinç, şehriye beyaz unu hiçbir şekilde içermeyen çorbalar kalitelidir ve idealdir. Birer büyük kase hafif yoğun kıvamda çorba içmek içine biraz zeytinyağı koymak yeterli olacaktır. Hastayken içilen çorbaların yanına, yoğurt servis ederek protein değerini arttırın. Çorbayla 1 dilim esmer ekmek yemek zorunluluk değildir. 1-2 kase az yağlı kaliteli içerikte çorba yeterli olabilir” şeklinde konuştu.
“MEVSİM HASTALIKLARI SIRASINDA SU TÜKETİMİ ÖNEMLİDİR”
Su tüketiminin önemine değinen Diyetisyen Sayın, “Mevsim hastalıkları sırasında bol su tüketimi önemlidir. Su, dolaşımı düzenler, toksik maddelerin atılması, vücudun arındırılmasından sorumludur. Bu yüzden bol bol su içmek lazım. Alerjik öksürük ve boğaz tahrişlerinde de su kişiyi rahatlatacaktır. İçilen su iyileşme sürecini hızlandırır. İlaçların bazı olumsuz etkilerini azaltır” dedi.
Meyve çaylarında içilmemesi gerekenleri sıralayan Sayın, “Genelde bu dönemde, herkes meyve çaylarına yöneliyor. Kişiler, başkalarının tavsiye ettiği, bilmediği çayları bile içiyor. Biz tüm meyve çaylarını öneriyoruz. Adaçayı, rezene, elma tarçın, papatya, kuşburnu, nane limon, tarçın karanfil güvenlidir. Ihlamur hafif idrar sökücüdür. Hastalık döneminde vücuttaki suyu çok fazla atmak da doğru sayılmaz. Bu nedenle ıhlamur, maydanoz, lahanayı abartmanın sakıncaları vardır. Mate çayı, ısırgan, kiraz sapı, mısır püskülü çayları da idrar söktürücüdür.
Onlardan da uzak durun. Ekinezya çayı, zencefil, limon içilmesi, bağışıklığa yardımcı olabilir” diye konuştu. Grip, nezle soğuk algınlığında beslenme kurallarını anlatan Işın Sayın, şunları söyledi:
“Kahvaltıda çiğ yumurta yemeyi bırakın. İyi pişen yumurtada avidin adlı proteinden de biotin adlı vitaminden de yararlanma imkanınız vardır. Kahvaltıda iyi pişmiş 1-2 adet yumurta içinde az yağlı çökelek, zencefilli birkaç fincan çok sıcak olmayan bitki çayı ve 1 dilim esmer ekmek yenebilir. Ara öğünlerde çok sıcak olmayan içeceklere devam… 1-2 tanesi sütlü şekersiz bir içecek olabilir. Siyah çay içiyorsanız, mutlaka çok açık olmasına ve mümkünse içine limon parçacıkları atmaya özen gösterin. Siyah demli limonsuz çay, ihtiyacınız olan mineralleri idrara karıştırıp atar. Bağışıklığı güçlendirmek için, hasta olduktan sonra yenilen içilen kulaktan dolma besinleri aşırı miktarda tüketmenin size çoğu zaman yararı olmamaktadır. Hayatın hızlı temposu içerisinde ihmal ettiğiniz mevsim sebzeleri, kuru bakliyatların unuttuğunuz meyvelerin koruyucu önleyici yöndeki yararlılığı tartışılmazdır.
Bağışıklık sistemini güçlendirmek için tavsiyelerde bulunan Işın Sayın, “Beta Glukanlar son yıllarda çok konuşulan takviyeler epeyce işe yaramaktadır. Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek üzere doktoru danışarak kullanılabilir. Ancak insulin direnci, reaktif hipoglisemi ve obezite, diyabet sorunu olanlar için iştah açıcı, karbonhidratlara eğilimi artırıcı olduğunu söylemeliyim” dedi.
Uzman Diyetisyen Işın Sayın, bahar alerjisiyle ilgili bilgi vererek, "Polenler ve çilek gibi mevsimsel alerjiler, ilaç kullanılacak düzeyde ise; ilgili ilaç tedavileri, açılan iştaha neden olur. Oysa burun akıntıları ile birlikte koku ve tat duyusunun kaybolmuştur. İlaç nedeniyle açılan iştaha kapılırsanız, kontrolsüz yeme riski vardır. Biz bu hastalarda, 'ilaçla tedaviye devam edin, beslenmeniz ilaca göre düzenleriz ve kilonuzu kontrol edersiniz kilo almazsınız' diyoruz. Tavsiyemiz, bol lifli tok tutan esmer ekmek, bulgur, leblebi gibi az işlem görmüş rafine olmayan tahıllar; büyük porsiyon az yağlı tuzsuz pişmiş bakliyatlar ve bunlara lezzet katmak için baharatlar kullanılabilir. Acıktıkça, daha yüksek kalorili ve zararlı bir şeyler yemektense; çiğ havuç yemeniz, salatalık yemeniz daha isabetli olacaktır. Yoğurt tokluk için vazgeçilmezdir. Semizotuyla karıştırıp beslenmenizde ekstra tokluk vitamin mineral ve lif yakalarsınız. Düzenli tüketilen probiyotik yoğurtlardan da destek alınabilir. İhtiyaç duyduğunuz abur cubur arzusu ise masum alternatiflerle düzenlenebilirdir” dedi.