Nesli tükenmekte olan bitkiler laboratuvarda yetiştiriliyor

Elazığ'da endemik ve nesli yok olma tehlikesi altında bulunan bitki türleri, laboratuvar ortamında yetiştiriliyor.

Nesli tükenmekte olan bitkiler laboratuvarda yetiştiriliyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ile Fırat Üniversitesi (FÜ) iş birliğinde Tür Koruma Eylem Planları Uygulaması Projesi kapsamında, Doku Kültürü Laboratuvarı ve Serası kuruldu.

Üniversite yerleşkesindeki tesiste, bitkiler, doku kültürü yöntemiyle tohuma ve zamana bağlı kalmadan, steril koşullarda, genetik yapıları korunarak daha sağlıklı ve hızlı yetiştiriliyor.

Sürgün ucu, tomurcuk, yaprak, kök, yumru, soğan gibi kısımlarının yapay besi ortamında tamamen aseptik koşullarda kültüre edilmesiyle kısa sürede kök salan bitkiler, önce saksılara, belli bir büyüklüğe geldikten sonra da doğal ortamına naklediliyor.

Yıl boyunca uygulanabilen yöntemle, tıbbi ve ticari değeri bulunan bitkilerin üretim sürecinin hızlandırılarak ekonomiye kazandırılması, nesli tükenmekte olanların da korunması sağlanıyor.

"AŞILAMA SONUCU SÜRGÜNLER ÇOĞALIYOR"

Doğa Koruma ve Milli Parklar 15. Bölge Müdürü Abdullah Koç yaptığı açıklamada, Türkiye'nin biyolojik çeşitliliğinin tespiti amacıyla Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Envanter ve İzleme Projesi'nin hayata geçirildiğini belirtti.

Bu kapsamda ülke genelinde çalışma başlatıldığını anlatan Koç, elde edilen veriler için "Nuh'un Gemisi Ulusal Biyolojik Çeşitlilik Veritabanı" oluşturulduğunu dile getirdi.

Elazığ'da kurulan Doku Kültürü Laboratuvarı ve Serası'nın biyolojik çeşitlilik çalışmalarıyla tespit edilen endemik ya da nesli tükenme tehlikesi altında olan bitki türlerinin korunması ve çoğaltılmasına imkan sağladığını vurgulayan Koç, şöyle konuştu:

"Bitki türüne has numune alma yöntemiyle doğal ortamından alınan numunelerin laboratuvarımıza nakli sağlanıyor. Buraya gelen bitkiler önce steril ortamdan geçiriliyor, daha sonra hazırlanan besi ortamında elde edilen sürgünlere aşılama yapılıyor. Bu aşılama sonucu sürgünler çoğalıyor. Bunlar bir süre çoğaldıktan sonra tekrar yeni besi ortamlarında alt kültüre edilerek, bitkinin sürekli çoğaltılması sağlanıyor."

"ÜLKE İÇİN ÖNEMLİ BİR TESİS"

Koç, 3 bin metrekareye sahip modern tesisteki bitki türlerinin artık koruma altında olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Laboratuvarda uzman ekibimizle, çöven, yabani nohut ve hardal gibi endemik bitkiler, sürgün ucu, tomurcuk ve boğum kısımları kullanılarak, doku kültürü yöntemiyle çoklu sürgünleri üretilerek köklendirilmiş, saksılara alıştırılarak doğal ortama aktarılacak duruma getirilmiştir. Doku kültürü laboratuvarı, ülkemizin biyolojik çeşitliliğini oluşturan bitki türlerinin yok olmasının önlenmesi, bunlardan yararlanılması, gelecek nesillere aktarılması, sürdürülebilirliğinin sağlanması ve bilimsel araştırmalara imkan sağlaması açısından önemli bir tesis."

"TALEPLER ÇERÇEVESİNDE FARKLI BİTKİLER ÜRETECEĞİZ"

FÜ Rektörü Prof. Dr. Kutbeddin Demirdağ ise Türkiye'nin coğrafi özellikleri nedeniyle dünyada benzerine az rastlanan bitki zenginliğine sahip olduğuna işaret etti.

Türkiye'de 3 bin 500'ü endemik olmak üzere 10 bin civarında bitki çeşidi bulunduğunu dile getiren Demirdağ, Avrupa'da ise sadece 12 bin bitki türü bulunduğunu söyledi.

Ülkedeki bitki türlerini tehdit eden başlıca faktörler arasında şehirleşme, sanayileşme, çevre kirliliği, yangın, tarım alanlarının genişletilmesi, kullanım amacıyla doğadan toplamaların yer aldığını anlatan Demirdağ, şu ifadeleri kullandı:

"Nesli tükenmekte olan endemik bitkilerin çoğaltılmasının yanında bir de ticari değeri olanların üretilip, tekrar toprakla buluşturulup, tarımla uğraşan insanlara hizmet verilmesi açısından faydalı bir tesis. Örneğin salep soğanını laboratuvar ortamında çoğaltıp, bunu ticari amaçlı toprakla buluşturarak bu işi yapan üreticilere hizmet vereceğiz. Yine ilerleyen dönemlerde katma değeri yüksek her türlü bitkiyi üreterek hem ekonomiye katkı sağlayacak hem de gelen talepler çerçevesinde farklı bitkiler üretip bunları ilgililere takdim edeceğiz."