Sağlık-Sen Genel Başkanı Durmuş, Elazığ'da konuştu
Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, Elazığ'da önemli açıklamalarda bulundu.
Durmuş, sendikanın Elazığ Şubesince bir düğün salonunda düzenlenen Genişletilmiş İl Divan Toplantısı'nda, TBMM Başkanlığına sunulan sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesini öngören kanun teklifini sonuna kadar desteklediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 14 Mart Tıp Bayramı'nda, şiddetin katalog suçlar arasına gireceğini açıklayarak sağlıkta şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik büyük bir iradeyi ortaya koyduğunu aktaran Durmuş, "Sağlıkta şiddetin ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Bununla alakalı Mecliste yapılacak olan düzenleme çok yerinde bir düzenleme, sonuna kadar destekliyoruz. Ama sadece katalog suçların içerisine girmiş olması, cezaların arttırılmış olması yeterli değil. Çünkü buna bağlı olarak kurumsal işleyişten kaynaklanan birçok sorunlar var. Bunların da düzenlenmesi gerekiyor." diye konuştu.
İnsanların hastaneye kesici, delici ve yaralayıcı aletlerle girmemesi için bir güvenlik şeridinden geçilmesi gerektiğini belirten Durmuş, acillerde, şiddetin yoğun olarak yaşandığı yerlerdeki güvenlik görevlilerinin yetkilerinin arttırılmasını, aynı zamanda sağlık çalışanlarına bu noktada kriz anlarını yönetecek iletişim eğitimlerinin verilmesini istedi.
"TAZMİNATLARIN SAĞLIK ÇALIŞANLARINDAN RÜCU EDİLMEMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUZ"
Malpraktisin sağlık çalışanları ve sağlık hizmeti alanlar açısından önemli sorun oluşturduğunu dile getiren Durmuş, vatandaşın malpraktis kaynaklı olarak zarar görmesi halinde Sağlık Bakanlığı aleyhine dava açarak tazminat hakkı elde edebildiğini anımsattı.
Durmuş, şöyle devam etti:
"Bizim itiraz ettiğimiz nokta, bu aşamadan sonra sağlık çalışanlarından bu tazminatın rücu edilmesi. Eğer sağlık çalışanlarının burada herhangi bir suçu ya da kasıt unsuru yoksa sağlık çalışanlarından malpraktisden kaynaklı tazminatın rücu edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü hekimler yapmış oldukları ameliyatlara bağlı olarak milyonlarca lira tazminat ödemeye mahkum olduğunda bu sefer hekimlerde defansif tıp uygulaması gerçekleşiyor, doğal olarak.
Hemşire arkadaşlar, sağlık çalışanı arkadaşlar günde binlerce, on binlerce enjeksiyon yapıyorlar, buna bağlı gelişen endikasyonlarda, komplikasyonlarda da maalesef tazminat ödemeye mahkum ediliyor. Dolayısıyla burada sağlık çalışanlarının yaptığı hizmetlere karşılık eğer bir kusur ya da kasıt yoksa, bilerek isteyerek bir hastaya zarar verici bir fiilin içerisinde bulunmamışsa, bu tazminatların sağlık çalışanlarından rücu edilmemesi gerektiğini savunuyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu noktada bir irade ortaya koymuş olması, sağlık çalışanlarına artık yaptığı tıbbi müdahalelerden dolayı kasıt unsuru olmadığı sürece herhangi bir tazminata çarptırılmayacak olmasını ifade etmiş olması çok yerinde bir müdahaledir."
Durmuş, böyle bir iradenin ortaya konulmuş olmasının, sağlık hizmetleri açısından çok önemli bir gelişme olduğuna dikkati çekti.
Meclis Genel Kurulu'nda bununla alakalı da çalışma yapıldığını, oluşturulacak kurula sendika temsilcilerinin de katılmasını istediklerini anlatan Durmuş, "Kurul oluşturulacak, bu kurul tazminatın sağlık çalışanlarından rücu edilip edilmemesine, sağlık çalışanlarının bu alanda yargılanıp yargılanmamasına ve tazminat oranlarının düşürülüp düşürülmemesine karar verecek." ifadesini kullandı.
EK GÖSTERGE VE SÖZLEŞMELİLER
Durmuş, 3600 ek gösterge konusunda da Memur-Sen'in Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile iki toplantı gerçekleştirdiğini, 3. toplantının da 10 Mayıs'ta gerçekleşeceğini kaydetti.
Burada öğretmenlerle alakalı düzenlemenin yapıldığını, beklenti içerisinde olan diğer çalışanlarla ilgili de bir düzenleme yapılacağını belirten Durmuş, düzenlemenin kurumlar arasında farklılıklara sebep olmamasını istediklerini dile getirdi.
Durmuş, şunları kaydetti:
"Bir kurumda ne verilmişse diğer kurumlarda da aynı olsun, az veya çok ne veriliyorsa. Hangi tür karar alınacaksa, alınmış olan kararın tüm kamu çalışanları içerisinde uygulama birliğinin sağlanması gerektiğini düşünüyoruz. Her kurumda farklı bir uygulama yeni bir tartışmayı da beraberinde getirmiş olacak. Dolayısıyla buradaki meseleye bakışımız uygulama birliğine sahip olması, az veya çok herkesin, tüm hizmet sınıflarının bu ek gösterge kapsamının içerisine dahil edilerek emekli maaşının ve tazminatın artırılacağı şekilde bir düzenleme yapılmasını arzu ediyoruz."
Sözleşmeliler konusuna da değinen Durmuş, Türkiye'de 200 binin üzerinde sözleşmeli statüde çalışan olduğunu ve bunların durumuna ilişkin de Bakanlıkla görüşmelerinin devam ettiğini aktardı.
Durmuş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İllaki bir sözleşmeli istihdam modeli olacaksa bunun da 39 ayrı unvanla olmasını değil, tek tip olmasını istiyoruz. Bir kurumda çalışanın eş durumu tayin hakkı varken başka kurumda yok. Bir sözleşmeli statü çalışanın can güvenliği tayin hakkı varken bir diğerinin yok. Aynı kurum içerisinde bile bunların farklılıkları var. Bunların düzenlenmesini ve 21. yüzyıl Türkiye'sine yakışır bir kimliğe bürünmesini istiyoruz."