Silikozis hastası 60 kişi ölümü bekliyor
Çalıştığı kot taşlama işinde yakalandığı silikozis hastalığı ile yaklaşık 3 yıldır mücadele eden Akif Okur, hayatını kaybetti. Akif Okur ile birlikte aynı işi yapıp hastalığa yakalanan 60 kişi, sıranın kendilerine gelmesini beklemeyi bırakıp, hayata tutunmak için yetkililerden yardım bekliyor.
Çalıştığı kot taşlama işinde yakalandığı silikozis hastalığı ile yaklaşık 3 yıldır mücadele eden Akif Okur, hayatını kaybetti. Akif Okur ile birlikte aynı işi yapıp hastalığa yakalanan 60 kişi, sıranın kendilerine gelmesini beklemeyi bırakıp, hayata tutunmak için yetkililerden yardım bekliyor.
Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesine bağlı Ambar köyünde ikamet eden yaklaşık 25 akraba, 2001 yılında İstanbul’un yolunu tuttu. Burada kot taşlama işine giren gençler, 6 yıl boyunca işlerine devam etti. Bu süre zarfında birçok kere göğüslerindeki sıkıntılar nedeni ile hastaneye gitmek isteyen gençlere patronları engel olarak hastalığın ortaya çıkmasını geciktirdi. Polis baskınlarında çalışanlarını bodruma saklayan patron, gençleri ölümün kollarına bıraktı. 2008 yılında yanlarında çalışan bir kişinin hastaneye gidip silikozis hastalığı teşhisi konulmasının ardından iş yerinde çalışan 60 kişi, hastaneye başvurarak çeşitli testlerden geçti. Yaklaşık 6 yıl çalıştıkları işten silikozis hastası olarak ayrılan 60 kişi, yakalandıkları hastalık nedeni ile bir daha hiçbir işte çalışamadı. Hastalığı ağır seyreden çoğu kişi yoğun bakım ünitesine kaldırıp tedavi edildi ancak Akif 3 yıl boyunca tedavi gördüğü hastalık nedeni ile önceki gün hayatını kaybetti.
Silikozis hastaları, haklarının verilmesini bekliyor
Akif Okur’un taziyesine gelen çoğu yakını olan silikozis hastaları, yaşadıkları travmayı üzerlerinden atamadı. Akif’in ölümü ile yıkılan hastalar, sıranın kendilerine gelmeden bu hastalığa çare bulunmasını ve yetkililerin de kendilerine uzatacakları yardım elini bekliyor. Silikozis hastalarından 33 yaşındaki 3 çocuk babası Cebbar Tektaş, 2001-2004 yıllarında İstanbul’da kot taşlama işinde çalıştıklarını söyledi. Çalışırken bu hastalığa yakalanacaklarını tahmin etmediklerini belirten Cebbar Tektaş, “Arkadaşımızla beraber bu hastalığı yavaş yavaş hissettik ve beraber çeşitli hastanelerde tedavi gördük. Hastalığı gittikçe ağırlaştı, 3 yıl boyunca hastanede yaşam savaşı verdi ve geçtiğimiz gün hayatını kaybetti. Ben de aynı işi yaptım, bizim de aynı hastalığımız var. Hastalık zamanla kendini gösteriyor ve ağırlaşıyor. Ölüm hepimizin beklediği bir andır, bu hastalıktan dolayı bilemiyoruz belki benim de başıma gelebilir, hepimizin başına gelebilir. Ben şunu söylemek istiyorum, kalan gençlerimiz için ne gerekiyorsa onun yapılmasını istiyoruz. Artık bu hastalıktan dolayı gençlerimiz ölmesin” dedi.
“Patronlar, hastalık ortaya çıkmasın diye bizi saklıyorlardı”
33 yaşındaki 3 çocuk babası Orhan Tektaş silikozis hastalığının pençesinde. Çalıştıkları fabrikanın kot taşlama fabrikası olduğuna dikkat çeken Orhan Tektaş, “Bu hastalığın olup olmadığını hiç kimse bize söylemedi. Doktora giden kişilere hastalığınızdan bahsetmeyin deniyordu, oraya gelen polisler bizi görmezdi. Bu fabrika sahipleri bizi saklardı. Bir gün bir arkadaşımız hastaneye gitti ve orada öğrendik hastalığın çıktığını, insanların bu hastalıktan öleceğini biz ondan öğrendik. Kim 10 gün bile çalışmışsa bize o artık rahat görmeyecek dendi bize. Ben de bu hastalığı taşıyorum sanki göğsümde taş var gibi. Biz haklarımızın verilmesini istiyoruz, ya malulen emeklilik ya da tazminatımızı versinler, bu da olmazsa biz daha düzgün bir iş istiyoruz. Çalışabilen arkadaşlarımız var, bu hastalıktan kimsenin ölmesini istemiyoruz” diye konuştu.
Aynı köyden 25 kişi hastalığın pençesinde
34 yaşındaki 3 çocuk babası Mehmet Tektaş tıpkı diğerleri gibi hastalıkla savaş halinde. Doktorların kendilerine 35 yaşına kadar vücudun bu hastalığa karşı durabileceğini bu yaştan sonra hastalığın kendilerini yeneceğini söylediğini aktaran Mehmet Tektaş, şöyle dedi:
“Doktorlar bize bu hastalıkla 35 yaşına kadar bünye savaş verecek, bu yaştan sonra hastalığın bizi yeneceğini söylediler. Biz bu hastalığı 2008-2009 arasında Dicle Üniversitesi’nde öğrendik. 60 kişi oraya beraber gittik. Ankara’da bize rapor verdiler. Bu raporun ardından 12 kişiyi maaşa bağladılar. 60 işçi aynı işte çalışıyordu. Aynı köyden 25 kişi bu hastalığa yakalandık. Daha önce bana maaş bağladılar fakat bu maaş ikamet değişikliği nedeni ile kesildi. Hastalığı taşıyanlar mağdur, biz sorunun çözülmesini ve haklarımızın verilmesini talep ediyoruz.”