Son 3 yılda Diyarbakır'da çiftçilere 765 bin TL ceza kesildi
Diyarbakır Tarım ve Orman Müdürü Ertan Atalar, topraktaki biyoçeşitliliğe zarar veren ve faydalı böceklerin ölümüne yol açan anız yangınları ile ilgili son 3 yılda tutulan tutanaklarda çiftçilere toplamda 765 bin TL ceza kesildiğini belirterek, Bu da 15 bin 700 dekar alana tekabül ediyor. Mili eğitimden müftülüğe kadar bütün kurumlarımız kendi alanlarında bu konuda çalışmalar yürütmektedir dedi.
Diyarbakır Tarım ve Orman Müdürü Ertan Atalar, topraktaki biyoçeşitliliğe zarar veren ve faydalı böceklerin ölümüne yol açan anız yangınları ile ilgili son 3 yılda tutulan tutanaklarda çiftçilere toplamda 765 bin TL ceza kesildiğini belirterek, “Bu da 15 bin 700 dekar alana tekabül ediyor. Mili eğitimden müftülüğe kadar bütün kurumlarımız kendi alanlarında bu konuda çalışmalar yürütmektedir” dedi.
Diyarbakır Tarım ve Orman Müdürü Ertan Atalar, hububat tarımının yaygın olduğu kentte biyoçeşitliliğe zarar veren, faydalı böceklerin ölümüne ve zararlı böceklerin de çoğalmasına neden olduğu anız yangınları ile ilgili bütün kurumların kendi alanlarında çalışmalar yaptığını aktararak, çiftçilere uyarılarda bulundu. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli eğitim ve yayım çalışmaları düzenlendiğini ifade eden Atalar, “Çiftçilerimizi bilinçlendirmek amacıyla her yıl çalışmalar yapmaktayız. 10 binin üzerinde çiftçimize konu ile ilgili olarak mektup dağıttık. Eğitim çalışmaları aralıksız devam ettiriliyor. Çiftçilerimize anızı yakmadan yapılacak tarımın faydaları ve anız yakmanın zararları noktasında bilgiler veriliyor fakat bazen çiftçilerimizde bu konuda yeterince farkındalık oluşmadığı zaman çeşitli sebeplerle anız yakma yoluna gidebiliyorlar. Bunlarla ilgili olarak yaptığımız eğitim çalışmalarının yanı sıra anız yangınlarına devam eden çiftçilerimizle ilgili cezai müeyyide açısından tedbirler alıyoruz” diye konuştu.
“3 yılda 765 bin TL ceza”
Yapılan çalışmalar kapsamında son 3 yılda Diyarbakır toplamında ekipler tarafından 902 adet tutanak tutulduğunu ve toplamda 765 bin TL ceza kesildiğini dile getiren Atalar, “Bu da 15 bin 700 dekar alana tekabül etmektedir. Bu yıl yine anız yangınlarıyla mücadele ekipleri 17 ilçemizde kurulmuştur. 98 personel görevlendirilmiştir. Bunlar il müdürlüğü olarak bizim yaptığımız çalışmalar. Bunun yanı sıra aldığımız kararlarla valilik tebliğiyle beraber anız yakmanın yasak olduğu bütün ilçelerimize bildirilmiş çeşitli kurumlarımıza da bunlarla ilgili görevler verilmiştir. Örnek olarak Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından öğrencilerin bilinçlendirilmesi amacıyla Milli Eğitim Müdürlüğü de bu göreve dahil edilmiştir. Jandarma ve emniyet teşkilatımız da kendi bölgelerinde anız yangınlarıyla ilgili mücadelede görev almışlardır. Çevre Şehircilik İl Müdürlüğümüz de Çevre Kanununa göre ceza uygulayan kurumumuzdur. Ayrıca müftülüğümüz de Cuma günleri hutbelerde okunmak üzere anız yangınlarının zararları ile ilgili çalışmalar yürütmektedir. Belediyelerimiz ve Orman İşletme Müdürlüklerimiz gibi kurumlarımız da kendi alanlarında anız yangınlarıyla mücadele konusunda görev almışlardır ve bu çalışmalar sürdürülmektedir” ifadelerini kullandı.
“Topraktaki biyoçeşitliliği öldürüyor”
Anız yakmanın son derece zararlı bir faaliyet olduğunu ve topraktaki biyoçeşitliliği öldürdüğünü vurgulayan Atalar, şunları kaydetti:
“Faydalı böcekler dahil tamamı yok edilmektedir ve özellikle hububat alanlarında ve diğer alanlarda zararlı böcekleri yiyen faydalı böcekler tamamen ortadan yok edildiği için bir sene sonra zararlı böcekler o bölgede daha geniş bir yaşam alanı bulmaktadır. Çünkü onlar doğadaki iklim şartlarına çok daha dayanıklı canlılardır ve anız yakılan yerlerde kültürel ve kimyasal mücadele noktasında çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Ayrıca toprakta yaşayan mikroorganizmalar öldüğü için buralardaki toprak çoraklaşmaktadır ve yetiştirilen bitkilerde ciddi verim kayıplarına neden olmaktadır. Bu nedenle biz bütün çiftçilerimizden anız yakmamaları konusunda duyarlı davranmalarını istiyoruz. Doğanın korunması, tabi dengenin muhafaza edilmesi hem çiftçilerimiz hem sosyal hayat, hem de biyoçeşitlilik için son derece önemli bir konudur.”
