Veterinerden hayvanlar için 'su' uyarısı
Hava sıcaklarının etkisini iyice gösterdiği Diyarbakır'da insanlar kadar hayvanların da sıcaktan etkilendiğini belirten Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi Sorumlu Veteriner Hekimi Kader İçen, Susuzluk hayvanları en çok perişan eden unsurlardan biri. İnsanlar balkonlarına, kapılarının, sitelerinin önüne bir kap su bırakabilirlerse çok iyi olur dedi.
Hava sıcaklarının etkisini iyice gösterdiği Diyarbakır’da insanlar kadar hayvanların da sıcaktan etkilendiğini belirten Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi Sorumlu Veteriner Hekimi Kader İçen, “Susuzluk hayvanları en çok perişan eden unsurlardan biri. İnsanlar balkonlarına, kapılarının, sitelerinin önüne bir kap su bırakabilirlerse çok iyi olur” dedi.
Hava sıcaklarının zaman zaman 50 dereceye yaklaştığı Diyarbakır’da vatandaşlar zor anlar yaşarken, Büyükşehir Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi Sorumlu Veteriner Hekimi Kader İçen, hayvanların da sıcaklıklardan etkilendiğine dikkat çekerek özellikle susuzluğun onları perişan eden unsurlardan biri olduğunu söyledi. Hayvan Bakımevinde yaşayan canlıları serinletmeye çalıştıklarını, sık sık sularını değiştirdiklerini ama yine de hayvanların sıcaklıktan etkilendiklerini ifade eden Veteriner Hekim İçen, “Vatandaşlarımız balkonlarına, kapılarının, sitelerinin önlerine bir kap su bırakabilirlerse çok iyi olur. En azından bu canlıların doğada susuz kalmasını engellemiş oluruz” dedi.
“Hayvanlar için bir doğa bırakmadık”
Hayvanlar için bir doğa bırakılmadığını ve her tarafa bina ve site inşa edildiğini vurgulayan İçen, “Sulama alanlarımız çok fazla yok. Dereler, nehirler birçoğu kurumuş durumda. O yüzden tamamen bize ihtiyaçları var. Lütfen bunları görmezden gelmeyelim. Doğada sadece insanlar değil diğer canlılar da yaşıyor. Bizim çeşmelerimizden bir şekilde sularımız akıyor ama onlar bir birikim suyuna ihtiyaç duyuyorlar. Onları da biz sağlarsak çok daha iyi olur. Ayrıca sokaklarımızdaki ve mahallelerimizdeki tüm canlılar, kuşlar, kediler ve köpekler o mahallenin sakinidir. Elimizden geldiğince bu canlılara yardımcı olmaya çalışalım. Onların beslenebileceği, avlanabileceği doğal alanlar yok. Her tarafa bina ve site kurduğumuz için de beslenme sıkıntısı da yaşıyorlar. Hayvanların yiyebileceği yemek atıklarını çöpün kenarına ağzını bağlamadan bırakırsak o canlılar da beslenir ve giderler. Kimseyi rahatsız etmek istemezler. Hayvanlar genelde su ve beslenme gereksinimi duydukları zaman havlama belirtisi gösterirler ve insanlar bundan korkuyorlar. Onların istedikleri sadece bir kap su ve bir kap yemek. Onun dışında istedikleri bir şey yok. Genelde saldırı belirtisi göstermezler” ifadelerini kullandı.
"Küpeli hayvanlardan korkmayın"
İnsanların sokaklarda küpeli hayvan gördükleri zaman kesinlikle korkmamaları gerektiğini aktaran İçen, şunları kaydetti:
"Bunlar kısırlaştırılmış ve aşısı yapılmış hayvanlardır. Kısırlaştırmaya özen gösteriyoruz çünkü kontrolsüz ve çok sık ürüyorlar. Bir canlıdan 6 yılda 6 bin tane yavru üreyebiliyor. Onlar için doğal alan olmadığı için en azından yavruların eziyet görmemesi için doğada kısırlaştırma faaliyeti gösteriyoruz. Ayrıca bu kısırlaştırma faaliyeti agresifliklerini alıyor ve kızgınlık belirtisi göstermiyorlar. Aynı zamanda zoonoz hastalık dediğimiz hayvanlardan insanlara geçebilecek parazit ve kuduz hastalıklarının önüne geçerek aşılamalarını yapıyoruz. Ondan dolayı sokaklarında küpeli hayvan gördükleri zaman bize ihbar etmek yerine besleme yoluna giderlerse o köpek ya da kedi hem o mahalleyi koruyacaktır hem de beslenip gidecektir. Doğada yalnız yaşamadığımız bilmemiz gerekiyor ve o canlılara da mahallemizi ve sokağımız açmak zorundayız. Onlardan herhangi bir hastalık belirtisi gördükleri zaman ALO 153 belediye hattına ulaşırlarsa 7 gün 24 saat hizmet veren ambulansımız oraya gidecektir. Annesiz gördüğünüz hiçbir yavruya müdahale etmeyin. Anneleri beslenmeye gitmiştir. O yavruları onların yerinden ayırmamız onları ölüme terk etmemiz anlamına geliyor. Çünkü barınaklarımızda veya evlerimizde bu canlılar veya yavrular prematüre doğduğu için anneye ihtiyaçları var. Anne dışında hiçbir yavru onları ayakta tutamıyor. Çünkü kedi ve köpekler başka kedi ve köpeklerin yavrularına annelik yapmak istemiyorlar. Dolayısıyla süt anne sıkıntısı da yaşıyoruz. O yüzden annenin öldüğünü kesinlikle tespit etmediğimiz sürece onları barınağa yönlendirmeyelim.”