Yavilioğlu, 'Halkı yönetimin merkezine koyuyoruz'

Maliye Bakan Yardımcısı Cengiz Yavilioğlu, 'Neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' konulu konferans verdi.

Yavilioğlu, 'Halkı yönetimin merkezine koyuyoruz'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Maliye Bakan Yardımcısı Cengiz Yavilioğlu, ‘Neden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ konulu konferans verdi.

Atatürk Üniversitesi Mavi Salonda düzenlenen programa Erzurum Vali Seyfettin Azizoğlu, Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı, Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül, AK Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, STK temsilcileri, ilçe belediye başkanları ve çok sayıda vatandaş katıldı.

Salonun yetersiz kaldığı söyleşide geçmişten günümüze oynanan oyunları örnek göstererek açıklamalar yapan Yavilioğlu, 1970’lerden 90’lara kadar oluşan yoğun koalisyon hükümetlerinin Türkiye’ye büyük darbeler vurduğunu söyledi. Bu sistem önerisi Türkiye’nin ihtiyaç ve sorunlarına daha fazla cevap verebilecek bir hale dönüştürme ve çabası içinde olacaklarının altını çizen Yavilioğlu, “Sistemin aynı zamanda bir tecrübenin ürünüdür. Yeni sistem tıkanıkların ve ülkemizin önünü açacaktır. Bir taraftan seçilmiş yetkileri belirlenmiş bir başbakan var. Diğer taraftan anayasanın yürütme kısmına baktığımız zaman Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğinde birbirleriyle çatışabileceği bir durumla karşı karşıya kalabiliyor. Yani sistem kurgulanırken cumhurbaşkanına önemli bir yetki veriyor ki, seçilmişler meclise geldiğinde, iktidara geldiğinde onları kontrol edebilecekleri üstten atanmış bir sistem olabilsin. Yani sistemi ve seçilmişleri kontrol edebileceği bir mekanizmanın parçası olarak kurgulanmıştır” şeklinde konuştu.

Amaç halkı merkeze koymak

1961 ve 1982 Anayasası ile seçilmiş hükümete ve halkın iradesine karşı müdahale edilebildiğine dikkat çekken Yavilioğlu, şöyle konuştu:

“MGK’nın nasıl işlediğini 28 Şubat sürecinde gördük. Halkın seçtiği sivil hükümeti göndermesinde önemli güçlerden biri oldu. Anayasa mahkemesi de sistemin vesayet araçlarından biriydi ve 1960’dan sonra 1961 darbesiyle kuruldu. Yine ilginçtir yasağı da yapan hakim ve savcılar anayasa mahkemesinin üyeleri oldu. Özgürlüklerin önünü kapattı. İşte başörtü, katsayı ayrıca bir partiyi kapattıkları zaman iktidarı da değiştirme gücüne sahip bir anayasa mahkemesi vardı. Askeri yargıda aynı görevi yürüttü. YÖK’te bu vesayet sistemi içerinde bulunuyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi değişikliğinin birinci amacı bu vesayet kurumlarından yani seçilmiş iktidarın her zaman değiştirilebilir, her zaman müdahale edilebilir ortamından uzaklaştırmaktır. Seçilmişlerin görev yapabilecekleri alanları daha özgür bırakmak, yani halkı merkeze koymak, halkın iradesinin yönetilebilir durumlara engel olmak. Bunu neden söylüyoruz. Etkin bir yönetim için bu vesayet kurumlarından kurtulması lazım. 1960 darbesi, 1971 darbesi ve sırasıyla 28 Şubat süreci, geçmişteki Gezi Olayları, 17-25 Aralık, 15 Temmuz gibi olaylar da gördük ki seçilmiş olan iktidarın gücünü azaltacak müdahaleler her zaman oluyor. Dolayısıyla yönetimin güçlü ve etkin olması lazım; yeni anayasanın birinci önceliği budur.”

İkinci öncelik istikrar

İkinci önceliği ise istikrarlı ve etkin bir yönetimin sağlanması olduğuna dikkat çeken Maliye Bakan yardımcısı Cengiz Yavilioğlu, “1970’lerden 90’lara yoğun koalisyonlar oldu. Türkiye ciddi manada zaman kaybetti. Yakın zamanda 7 Haziran’da yüzde 41 oranında bir oy alan parti maalesef iktidar olamadı. 7 Haziran ile 1 Kasım arasında geçen süreçte Türkiye’ye nelere mal olduğunu gördük. Hakeza ekonomik olarak yerel ve ulusal anlamda Türkiye’ye ciddi saldırılar oldu. Yani bu istikrarsızlaştırma adına yapıldı ki, bir sonraki adımı gelsin. Ama bu başarılamadı. Yüzde 41 oy alan bir partiyi yok etmek adına terör olayları başladı. 1 Kasım’da bunu aştık. İşte bu süreç Türkiye’nin halen daha istikrarsızlaştırma ortamının var olduğunu gösterdi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde mutlaka bir iktidar çıkıyor ve hükümet kuruluyor” şeklinde konuştu.

Kazanımlar darbelerle yok edildi

Ak Partinin 15 yıllık bir birikiminin olduğuna vurgu yapan Yavilioğlu, “15 Temmuz bu birikimleri yok etme girişiminde bulunmak için yapılan oyunlardan birisidir. 15 Temmuz, 7 Haziran ve 17-25 Aralık gibi olaylar olmaması ve kazanımların kurumsallaşması için uzun dönemli yatırım ve hizmetlerin yapılması için tek başına güçlü lider ve hükümet olması gerekiyor. Rahmetli, Menderes, Özal, dönemindeki kazanımlar darbe ve müdahalelerle heba edildi. Sonra Sayın Erdoğan dönemindeki kazanımlar 17-25 ve 15 Temmuz gibi ihanet girişimleriyle yok edilmek istendi. Bunların yaşanmaması, Türkiye’nin önüne bir daha böyle engellerin çıkmaması için kurumsallaşma olması şart ve bu kurumsallaşma ile birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin olması şarttır” dedi.