Obezite hastalık ihtimallerini arttırıyor

İlerde sebep olabileceği riskler bakımından obezitenin bünyede oluşturduğu yağlanmanın dağılımının çok önem taşıdığını vurgulayan Uzman Dr. Mehmet Taş, Gövde ve karın bölgesi içinde daha fazla miktarda biriken yağlar kalp hastalıkları, hipertansiyon, hiperlipidemi ve Tip ll Diabetes Mellitus ile görülen metabolik sendromlar bakımından risk ihtimallerini arttırır dedi.

Obezite hastalık ihtimallerini arttırıyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İlerde sebep olabileceği riskler bakımından obezitenin bünyede oluşturduğu yağlanmanın dağılımının çok önem taşıdığını vurgulayan Uzman Dr. Mehmet Taş, "Gövde ve karın bölgesi içinde daha fazla miktarda biriken yağlar; kalp hastalıkları, hipertansiyon, hiperlipidemi ve Tip ll Diabetes Mellitus ile görülen metabolik sendromlar bakımından risk ihtimallerini arttırır" dedi.

Diyarbakır Özel Genesis Hastanesi İç Hastalıklar Uzmanı Dr. Mehmet Taş, obeziteye karşı uyarılarda bulundu. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte bireylerin fiziksel olarak bedenlerinin kullanım alanlarının daraldığını belirten Dr. Taş, obez hastalarında bel çevresinin erkeklerde 102, kadınlarda ise 88 santimetrenin üzerinde olmasının kalp ve damar hastalık riski ile bağlantılı olacağına işaret etti.

"En geçerli yöntem; bel ve kalça çevresi ölçümü"

Obezitenin, biriken fazla vücut yağının sağlık üzerinde olumsuz bir etkisi olabilecek seviyede çok olması nedeniyle kullanılan tıbbi bir durum olduğunu söyleyen Dr. Taş, "Bir kişinin ağırlığının kişinin boyunun karesine bölünmesiyle elde edilen bir ölçüm olan vücut kütle indeksinde genel olarak indeksi 25 kilogram/metrekare ile 30 kilogram/metrekare ve üzeri olanlar obez olarak kabul edilir. Obezite özellikle kalp rahatsızlığı, tip 2 diyabet, obstrüktif uyku apnesi, belirli kanser türleri ve osteoartrit gibi çeşitli hastalıkların olasılığını artırır. Obezitenin belirlenmesinde birçok yöntem kullanılmasına rağmen, pratik olduğu için sık kullanılan en geçerli yöntemler beden kitle endeksi hesaplanması, bel ve kalça çevresi ölçümüdür" diye konuştu.

Beden kitle indeksi

Obezitenin değerlendirilmesinde yapılan ölçümlerde, bel kalça oranının erkeklerde 1’in altında, kadınlarda ise 0,85’in altında olması gerektiğini kaydeden Dr. Taş, "Bel çevresi ölçümleri obezite tanısı için oldukça pratik bir yöntemdir. Bu doğrultuda erkeklerin bel çevresinin 102 santimetre kadınların ise 88 santimetreden büyük olması şişmanlığın göstergesi olarak metabolik sendrom riskidir. Beden kitle indeksinin 25 ve üzerinde olduğu durumlarda metabolik sendrom ismi verilen, diyabet, hipertansiyon ve kolesterol gibi hastalık riskleri obezitenin derecesine göre artmaktadır. Yalnız beden kitle indeksini hesaplarken ağırlık ve boy baz alındığından dolayı obezitenin metabolik komplikasyonları ile bağlantılı olan yağ oranı hakkında yeterli bilgi elde edilememektedir. Ayrıca, beden kitle indeksi hastalığın şiddeti hakkında da bilgi vermez. Daha da önemlisi yaş, cinsiyet ve ırklar arasında da ayrım imkanı sağlamaz. Yağ oranı hakkında yeterli bilgi elde edilemediğinden dolayı beden kitle endeksine ek olarak bel çevresi de ölçülmektedir. Bel çevresi ve bel-kalça oranı ölçümleri yağ dağılımı hakkında fikir edinmemizi sağlar. Obez hastalarda bel çevresinin erkeklerde 102 kadınlarda ise 88 santimetrenin üzerinde olması kalp ve damar hastalık riski ile bağlantılıdır. Obezite cerrahisinde tek karar mekanizması beden kitle endeksi olduğundan aslında bu yöntemden çok büyük fayda görecek çok sayıda hasta bu kısıtlama nedeniyle sigorta kapsamında cerrahi tedaviden faydalanamamaktadır" ifadelerini kullandı.

"Şişman olanların çocuklarında şişmanlık görülmesi 2-3 kat daha fazladır"

Yapılan çalışmalar şişmanlık oluşumunda kalıtım veya genetik faktörlerin yüzde 25-40 oranında rol oynadığını gösterdiğini söyleyen Dr. Taş, şunları kaydetti:

"Şişman kişilerin çocuklarında şişman olmayanlara göre şişmanlık görülmesi 2-3 kat fazladır. Anne ve babanın her ikisinin şişman olması durumunda çocukların yüzde 80’inde erişkin yaşta şişmanlık gelişir. Anne veya babadan biri şişman ise yüzde 40, her ikisi normal kilolu ise yüzde 10 oranında, çocukluk çağında aşırı kilolu olan çocukların yüzde 50’sinde erişkin dönemde aşırı kilolu olma riski vardır. Şişmanlığın genetik nedenleri uzun yıllardan beri araştırılmaktadır. Toplumda sık görülen şişmanlığı ortaya çıkaran birçok genetik bozukluk vardır. Fransa ve Almanya’da şişman ailelerde yapılan çalışmalarda 10 numaralı kromozomdaki belirli bir alanın şişmanlıktan sorumlu olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu alandaki genlerin incelenmesi ile şişmanlığa neden olan genler daha iyi ortaya çıkarılabilecektir. Bunun yanında tek gen bozukluğuna monogenik bağlı şişmanlıklar da vardır. Şişmanlığın yüzde 5 kadarı tek gen bozukluğuna bağlıdır."

"Yağlanmanın dağılımı önem taşıyor"

İlerde sebep olabileceği riskler bakımından obezitenin bünyede oluşturduğu yağlanmanın dağılımının çok önem taşıdığını vurgulayan Dr. Taş, "Gövde ve karın bölgesi içinde daha fazla miktarda biriken yağlar; kalp hastalıkları, hipertansiyon, hiperlipidemi ve Tip ll Diabetes Mellitus ile görülen metabolik sendromlar bakımından risk ihtimallerini arttırır. Bu şekilde bir yağ dağılımı gösteren obezite çeşidine elma tipi vücut yağlanması yani, merkezi şişmanlık denmektedir. Bu vücut tipinde karın bacaklardan çok, gövde ve karın bölgesinde bir yağlanma şekliyle kendini gösterir. Metabolik sendrom bakımından daha yüksek bir risk grubuna ait bu hastalarda, karın etrafında belirgin gövdesel yağlanma söz konusudur. Obezite hastalığı sık sık ve yüksek oranlarda kalorili beslenme düzeniyle yaşayan, fiziksel olarak etkinliğin ya da egzersiz yapmanın az olduğu kişilerde görülmektedir. Bunun dışında genetik olarak yatkın olma, hormonal bozukluklar, psikolojik sorunlar ve akabinde kullanılan antipsikotik ilaçlar da obeziteyi tetikleyen sebepler arasındadır. Halk arasında, obezite hastalığının metabolizma hızının düşüklüğüyle ilişkili olduğu yönünde bir kanı olsa da, bu aslında nadir görülen bir sebeptir" dedi.