Mehmet Güleç

Siz hala anlamadınız mı? Hedefimizin Boğaziçi Üniversitesi olmadığını…

Mehmet Güleç

Hani, “GEZİ KALKIŞMASI” esnasında bir tiyatrocu: “SİZ HÂLA ANLAMADINIZ MI? KONUNUN 3-5  AĞAÇ OLMADIĞINI?” demişti ya. İşte öyle bir kalkışma denemesini daha yaşıyoruz. Fakat YEMEZLER!!! Uzun zamandır pusuda yatıp fırsat kollayan manevî, millî ve demokrasi değerlerimizin düşmanları, istedikleri fırsatı  Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasıyla yakaladılar. Yapılan atamayı bahane edenler ülkeyi bir kere daha ateş çemberinin içine sokmaya çalışıyorlar.

Mesele, aslında bir üniversite camiasını ve eğitimcileri ilgilendiriyor. Bu konuda söz söylemesi gerekenler belli. Ancak protesto edenlere baktığımızda eğitimle, üniversiteyle uzaktan yakından alâkası olmayan kişiler çıkıyor karşımıza. Protesto için ille de LGBT'li mi olmak gerekir? Protestocuların kahir ekseriyeti DHKP-C militanları veya LGBT üyeleri. Eğer bir üniversitenin hak arama mücadelesi LGBT gibi bir derneğe kaldıysa ; vay o üniversitenin, vay o eğitimin ve vay o memleketin hâline!.. “Eğitim” denince akla ilk önce medeniyet gelir, medeni insanlar gelir. Sıkıntıları konuşarak ve fikir alış verişinde bulunarak çözen insanlar gelir. Edepli, konuşmasını bilen, terbiyeli insanlar akla gelir. Oysa bugün Boğaziçi Üniversitesi’ne ait bir konuyu tartışanların çapulculardan farkı yok. Tek bildikleri slogan atmak, yakıp yıkmak. Cinsel tercihleri üzerinden ahlâksızlık yapmak Özgürlükçü ve entelektüel mesaj bu şekilde verilmez! Maksat, üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olunca olaylar farklı yerlere çekiliyor maalesef.  Kaldı ki; “SİZ %95 OY ORANI İLE İKTİDARA GELSENİZ BİLE, BİZİM BORUNUZ ÖTER..” diyebilecek kadar pervasızlaşmış bir rektör için dahî, bunların yaptığı şımarıklığı ve yıkımı yapan oldu muydu?

Son bir haftada yaşananlar tesadüfmüş gibi gelmesin. Eski bir Kültür Bakanının hezeyanı, en çok satan ve 365 gün boyunca Milletin seçilmiş İradesine küfrettiği hâlde yayın hayatını sürdüren, kışkırtıcılığın SÖZCÜsü, itibarsızlaştırma adına her türlü tezgâhtarlığı ve kurguyu meslek edinmiş bir gazetenin en fanatik Yunan Gazetesinin bile cesaret edemeyeceği pervasızlığı, eski bir komutanın îmâlı kelâmları, bir gazetecinin doğal afetleri istiyor olması, 28 Şubat kalıntısı, kendini Mehdi ilân eden yalancı ve düzenbaz bir kadın. Ve maalesef, böyle bir meczûbun ekranlara kaygısızca, saygısızca ve sorumsuzca çıkarılması yetiyormuş gibi “kocaman-kocaman” adamların bu “cırtlak”ı ciddiye alarak dinlemesi…

Ortaklaşa yapılmaya çalışılan şey; fitne, yalan, entrika. Hâlbuki gündelik hayatını sadece entrika üzerine kuran insanlar veya kurumlar, hırslarından dolayı kendilerine ve geleceklerine kötülük yaparlar. Bunun en güzel örneğini şu anda ABD’de müşahede ediyoruz. Yıllarca “Demokrasi getireceğiz…” diye Ortadoğu’ya ve Türkiye’ye yönelik kurmuş oldukları tuzaklarını ve entrikalarını hatırlayalım. Şu rezalete bakar mısınız? “Erdoğan’ı  devirmek için muhalefeti desteklemeliyiz…” diyen BİDEN ve Türkiye’de Devleti ele geçirmek için kurtuluşu ABD’den bekleyenler!

Yazık ki; bu Hükûmetin mevcut savunma siyaseti ile gündemlere çözümler üretmesi ve muktedir olmasının mümkün olmadığı ve Millî İradenin bir kez daha akamete uğrayacağı kaygısı ve kanaatindeyim. Bu arada;

İktidar kadrolarından ayrılarak farklı kulvarlarda görev icra edenlere de bir hatırlatmamız  var: Dûçâr kaldığımız bu olayları, İktidarı eleştirebilmenin fırsatı olarak görmek sizi sadece karşı tarafın aparatı yapar. LGBT ve DHKP-C gibi hastalıklı yapıları dahî müttefik görebilen bir cenahta saf tutmanız bilginizi ve değerinizi artırmıyor, özgürlüğünüzü artırmıyor, size çözüm üreten kimliği kazandırmıyor. Yaptığınız şu ki; ihtirasınızın tutsağı olduğunuz için kendinize “KÜLLÜK” aramanın ötesinde bir iş yapmış olmuyorsunuz. Olan hepimizin ülkesine oluyor ve bu aziz Milleti en az 350 yıldan beri perişan etmiş zihniyetin değirmenine su taşımış oluyorsunuz!..

Yazarın Diğer Yazıları